#AliİsmailKorkmaz’ı ölüm yıldönümünde annesi Emel Korkmaz anlatıyor: “Acım hiç bitmedi; bugünkü gibi bir çarşamba sabahı kaybetmiştim Alimi. Acıyla değil umutla anıyoruz. Ali’nin kaybıyla beraber umudu da yaşatmaya çalışıyoruz. Odasında başucunda topladığı kitaplara bakarak, ‘anne bunlara dokunma, bunları köy okullarına göndereceğim’ demişti. Alimi kaybettikten sonra sadece evde oturup gözyaşı dökerek yasını tutmak, yaptıklarının yanında haksızlık olurdu; Ali İsmail Korkmaz Vakfı’nı kurduk. Vakfımız öğrencilere burs veriyor. Genç sanatçı fonumuz, müzik stüdyomuz, kütüphanemiz var; Vakıf’ta Ali İsmail’i hissediyorum. Alimin kaybıyla birlikte en çok adaletsizliğe canım yanıyor

Erkek şiddeti nedeniyle ülke değiştiren Serap Kara şimdi de kızının velayetini kaybetme riskiyle karşı karşıya; yaşadıklarını Mercek'te Zübeyde Sarı'ya anlatıyor. ''Gördüğünüz şiddetten hiçbir zaman korkmayın. İnsanlara anlatmanızı bir şekilde engelleyebilirler ancak lütfen bunu söylemekten korkmayın. Duruşma ile ilgili kaygım var. Türkiye’de bir şekilde verilen kararlar tartışmalı. Velayet babaya verildi ve burada çok mutlu, çok güzel Almanca konuşuyor. Şu anda hiçbir güç çocuğumu benden alamaz. Bu bir cinayet olur. Kalsam yine ölümü yaşıyorum bir şekilde ve tehditler neticesinde zaten Türkiye gibi bir yerde olacak sonuçlar çok açık. Hiçbir gerekçe bana şiddet uygulamasını haklı kılmaz.''

Zübeyde Sarı, Ankara Mimarlar Odası Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan ile ODTÜ’yü konuşuyor. Karakuş: ''Rektörlüğün önündeyiz. Bu sürecin sorumlusu rektördür. ODTÜ rektörü Verşan Kök, kendini küçük Tayyip sanıyor. Direniş devam ediyor. Rektörün ODTÜ'ye yaptığı büyük bir kötülük. Ruhsat alamadılar ve alamadıkları için inşaata başlayamıyorlar. Rektör Verşan Kök'ün akademik unvanının alınması için YÖK'e başvurduk. Şimdi KYK ile buralarda boy göstermeye çalışıyorlar. Burada her an her şey olabilir. İktidar nasıl bir Türkiye istiyorsa, öyle bir ODTÜ istiyor. Öğrenciler ODTÜ'den polisin çekilmesini ve KYK yurdunun durdurulmasını istiyor. Herkesin gözü kulağı ODTÜ'de olmalı. ''

Zübeyde Sarı, Mercek'in bugünkü bölümünde Barış Sulu ile yasaklanan Onur Yürüyüşü’nü, LGBTİ+ haklarını konuşuyor. Sulu: "Bizi nereye kovarsanız kovun dünyanın her tarafında varız ve sevip aşık olmaya devam edeceğiz. Siyasi partiler de bu konuda açıklamalar yapıp kendi parti programlarında hakları güvence altına almaları gerekir. LGBTİ insanlar neden bu kadar intihar ediyor? O kadar çok baskılıyorlar ki çıkış yolu olarak intihar ediyorlar."

Zübeyde Sarı bugünkü programında İSİG Meclisi Genel Koordinatörü Murat Çakır ile Haziran ayı iş cinayetleri raporunun detaylarını konuştu. Rapora göre en az 124, yılın ilk 6 ayında en az 840 işçi hayatını kaybetti. Çakır: “1700 civarında olan iş cinayetileri sayısı OHAL’den sonra 2 binlere ulaştı

Haziran ayında 17 işçi kadın hayatını kaybetti. Bu yılın ilk 6 ayında 33 çocuk işçi hayatını kaybetti. Gittikleri fabrikada 2 arkadaşımız zehirlendi, 2’si hastaneye kaldırıldı, 2’si hayatını kaybetti. Fabrikanın AKP Başakşehir ilçe başkanına ait olduğu söyleniyor.”

Zübeyde Sarı, Çorlu Faciası davasını takip eden Gazeteci Rıfat Doğan ile detayları konuştu. Doğan: “Aileler havasız ve klimasız bir ortamda uzun süre bekletildi; yaşlı olanlar fenalık geçirdi. Müştekilerin bir bölümü içeri alınmadan duruşma salonu kapıları yüzlerine kapatıldı. Polis dışarıda zincir kurarak ailelerin içeri girmesine engel olurken, avukatlar içeriden kapıları açmaya çalıştı. Mahkeme heyeti tarafsızlığını yitirdiği gerekçesiyle davadan çekildi; dava Çorlu 2. ACM’ye gönderildi. Duruşma başlamadan bitti diyebiliriz.''

Sivas Katliam’ında yaşamını yitiren Şair ve Yazar Metin Altınok’un kızı Zeynep Altıok babasını ve ardından geçen 26 yılı anlattı: 2 Temmuz, yüreğimizde taşıdığımız acının harlandığı, bizi yoran ve ağır geçen bir gün. Sivas katliamından haberdar olmayan yeni bir nesil var. İsterim ki yakın tarihin acıları gelecek nesillere anlatılsın. Babam iyi yürekli, toplumsal fayda sağlamak isteyen, duyarlılık gösteren, iyi bir insan, öğretmen ve düşünürdü. Bugünün muktediri, o günün canımızı alan gerici siyasal islam anlayışı hem eğitim olarak önümüze bariyer getiriyor hem de o gün orda yaktığı gibi sorgulayan insanları susturmayı önceliyor.''

Gezi Direnişi Davası Silivri’de görülüyor. Zübeyde Sarı, duruşmayı takip eden Gazeteci İrem Afşin’le konuştu. Afşin: "Hem Osman Kavala, hem Yiğit Aksakoğlu iddianamede kendileriyle ilgili yer alan suçlamaları satır satır çürüttüler. Savunmalar salonda alkışla karşılandı; salon hınca hınç dolu. Mücella Yapıcı’nın savunmasının geneline baktığımızda, Gezi ile bağlantılı yargılanılması gerekenin polis şiddeti olduğunu vurguladı. Çiğdem Mater, çekilmemiş bir belgeseli çekmekle suçlanıyor. Yiğit Aksakoğlu savunmasına, ‘7 aydır 10 metre karelik bir hücrenin içinde tek başımayım. Bu kalabalığın içinde durmak bile çok güzel’ sözleriyle başladı. 657 sayfalık iddianame mahkemeye heyeti tarafından 15-20 cümle ile özetlendi."

İrfan Aktan: “Önemli bir hareketin önemli bir konumunda olan Öcalan’ın beyanatının kamu kurumu olan AA’da yayınlanması olağandışıdır. Çözüm Süreci bittikten sonra Öcalan’ın tüm dış dünya ile bağlantısı kesilmiş, Öcalan’ın etkisi ve söylemi görünmez kılınmaya çalışılmıştır. Kürt Hareketi Öcalan’ın kurduğu dili çok iyi anlıyor bunun İstanbul bağlantılı “talimat” olmadığını anlıyor. Bu saatten sonra Kürtleri İmamoğlun’a oy vermemeye ikna edecek ne hareketlilik var ne de iktidarin bu ikna sürecini sağlayabilecek gücü; çeşitli denemeler yapıyorlar.''

Zübeyde Sarı, Avrasya Araştırma şirketi Başkanı Kemal Özkiraz ile konuştu. “Elimize henüz ulaşmamış anketler de var; genel görüntü Ekrem İmamoğlu’nun ciddi şekilde önde olduğu yönünde. İmamoğlu kazandığı zaman gelip koltuğa oturacak. Atnı tehditleri Mansur Yavaş için de yapmıştı. O motivasyonun kaybolmasından endişeli. İmamoğlu kazanırsa, Erdoğan partisinin içindeki muhalefete partileşme fırsatı vermeden erken seçim diyebilir.