Mutluluğu biz kovaladıkça ve peşinden gittikçe bir: onu yakalayamıyoruz. İki: ne kadar çok kovalarsak o kadar da mutsuz ediyor.
Son dönemde özellikle sosyal medya ağlarının yaygınlaşmasıyla çok popüler bir etki haline geldi ve pazarlanan da bir şey haline geldi. Özellikle "Amerikan Rüyası" ile birlikte mutluluk sahip olunması gereken bir şeymiş gibi lanse edildi...
Mutlu olacağımız zaman belli oranda bunu kalıt ediyoruz. Yani bizim mutluluğumuzun yüzde ellisi nasıl ki hepimizin fiziksel görünüşleri, yapıları farklı farklıysa mutluluk da biraz kalıtsal bir özelliğe sahip. Bunun yüzde otuz beş ya da yüzde kırklık bir oranı çevresel, yüzde on beş ve yüzde yirmilik oranı da öğrenilen bir durum.
Kişi mutlu olduğu zaman bu sürecin devam etmesini istiyor. Mutlu olduğu zaman daha uzun daha kompleks datalarla uğraşmak yerine bu duygu durumunu devam ettirici, kısa süreli çözümlerin olduğu evrelere gitmek istiyor ve gereklilik arz etmedikçe bunu da devam ettirmiyor.
Mutlu insanlar pratik çözüm üretmede ve geleceğe dair olumlu düşünmede, olumsuz duygular besleyenlere göre daha tatminkar ve üreticiler.