Dave Kroupa, yeni bir başlangıç yapmak isterken tanıştığı kadınlar (Liz Golyar ve Cari Farver) üzerinden beklenmedik bir karmaşanın içine sürüklenir. 
Sonu gelmeyen mesajlar ve 7/24 üzerinde olan gözler hikayeyi hem ürpertici hem de merak uyandıcı bir hale getirir. Giderek artan bu baskı, günlük hayatını fazlasıyla olumsuz etkiler ve Dave neler olup bittiğini anlamaya çalıştıkça kendini daha da derin bir çıkmazın içinde bulur.

Eşi Keith ve 2 çocuğuyla normal bir hayat süren Sherri Papini, bir gün ortadan kaybolur. Bu kayboluş, kısa sürede ülke genelinde, hatta tüm dünyada merak ve endişeye yol açar. Haftalar sonra Sherri geri döner.
Kendisinin alıkonulduğunu ve şiddete maruz kaldığını söylediğinde ortalık daha da karışır.
Sherri’nin yaşadıklarına dair parçalar bir araya geldikçe, bu sıradan görünen hayatın ardında çok daha karmaşık gerçekler ortaya çıkar.

Normal bir hayat süren acil servis çalışanı Susan’ın gazeteye verdiği bir ilan, yıllar sonra onu hem av hem de avcı rolüne sürüklüyor. Hayatı seven ve yüzlerce insanın hayatına olumlu dokunuşlar yapmış olan Susan, mesai sonrası eve döndüğünde bir gariplik hisseder. İçine doğan bu histe yanılmıyordur ve beklenmedik bir durumla karşı karşıyadır. O güne kadar başkalarının yaşamı için mücadele eden Susan, şimdi kendi hayatı için savaşmak zorundadır.

90’ların Miami’sinde para, kas ve hırs iç içe geçiyor. Bir grup spor salonu çalışanı Amerikan rüyasını yakalamak istiyor. Bu vaka, açgözlülüğün nasıl deliliğe dönüşebileceğini gösteriyor.
Zengin olmayı takıntı haline getirmiş kas yığını adamlar, bu hayali gerçekleştirmek ve lüks yaşamak için yaptıkları birçok basit ama sıradışı planlarını devreye sokuyorlar. Cinayet işlemeyi başaramayıp istemeden cinayet işlemeleri olayları daha da ilginçleştiriyor.

İsveç'in sakin bir kasabasında, sıradan bir akşam yürüyüşü kabusa dönüşüyor. Kimse ne olduğunu bilmiyor fakat tüm kasaba tek bir kişiyi suçluyor.
Yeşillikler içinde huzurlu bir kasabada akşam yürüyüşüne çıkan bir kadın geri dönemiyor. Bir insanın çıplak elle yapamayacağı darbe ve ezikler tespit edilse de tüm uğraşlara rağmen herhangi bir cinayet aleti veya delil bulunamıyor. Aradan geçen onca zamandan sonra basit bir elmanın getirdiği sonuçlar olayı aydınlatıyor.

Bir oyun gecesi, bir sır ve çok geç fark edilen bir tehlike… Bu hikâye, takıntı ile delilik arasındaki çizginin ne kadar ince olduğunu hatırlatıyor.
Takıntılı bir kadın, sevdiği adam için ne kadar ileri gidebilir? Bilgisayarını hackleyebilir, dinleme cihazı ile her şeyini öğrenebilir ve hatta maymuncuk ile evine bile girebilir... Ardı arkası kesilmeyen yalanlar olayları her geçen an daha da ilginç bir hale getiriyor. Bu takıntı, ileride sadece bir cinayete yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda oyun adı altında başka bir cinayete teşebbüsle sonlanıyor.

Azor Takımadaları’na doğru yola çıkan bir yat, beklenmedik bir arıza sonucu küçük bir limana sığınmak zorunda kalır. Kaptan Antonino Quinci, paradan çok daha değerli bir teslimat taşıyordur. Ancak planların değişmesi, bu sakin ve fakir kasabanın kaderini hiç umulmadık bir şekilde etkiler. Tek bir yatın içindekiler tüm ada sakinlerinin hayatını değiştirmiştir. Öyle ki, o gün gerçekleşen teslimatın yarattığı etki, aradan 20 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen hâlâ devam ediyor.