Nazen Şansal'ın yazıp seslendirdiği "Eski Bir Eylül Meselesi" adlı makale, 6-7 Eylül 1955'te gerçekleşen, İstanbullu Rumların canlarına ve mallarına kastedilen organize saldırıları tarihsel bir bakış açısıyla ele alıyor.

Bu yazı ilk kez 06/09/2014 tarihinde Ankara Değil Lefkoşa sitesinde yayınlanmıştır.

1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı önünde Partimiz Bağımsızlık Yolu ve Baraka Kültür Merkezi’nin basın açıklaması gerçekleştirdi.

Baraka Kültür Merkezi aktivisti Nazen Şansal 1 Eylül Dünya Barış Gününün anlamı adına bir konuşma gerçekleştirirken, Partimiz Bağımsızlık Yolu ve Baraka Kültür Merkezi adına Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Celal Özkızan ortak basın açıklamasını okudu.

#UmutlarınKuşatılmasınBuAblukaDağıtılacak #BağımsızlıkYolu #1Eylül #DünyaBarışGünü

Bu yazı ilk kez 02/08/2017 tarihinde Ankara Değil Lefkoşa sitesinde yayınlanmıştır.

Emeğin Sesi'nde Umut Ersoy, Mustafa Keleşzade ve Cemre İpçiler aşı karşıtlığının tarihsel arka planından örnekler vererek, aşı karşıtlığının nedenlerini ve argümanlarını tartışıyorlar.

Onur Bütüner’in kaleme aldığı, Nazen Şansal’ın seslendirdiği “Okulları Açsak da mı Açmasak? Yoksa Açmasak da mı Açsak?” adlı makale, anayasal bir hak olan eğitim hakkının salgın döneminde plansızlığa nasıl kurban edildiğini konu alıyor.

Bu yazı ilk kez 19/03/2021 tarihinde Ankara Değil Lefkoşa sitesinde yayınlanmıştır.

Münür Rahvancıoğlu’nun kaleme aldığı, İlke Olgun’un seslendirdiği “Çalışma Yaşamının İçinden: Yasa ve Uygulama” adlı makale, özel sektör çalışanlarının sendikasız çalışma koşullarında karşılaştıkları sıkıntıları, yasa ve uygulama arasındaki farkları ele alıyor.

Bu yazı ilk kez 03/ 04/2015 tarihinde Ankara Değil Lefkoşa sitesinde yayınlanmıştır.

Emeğin Sesi’nde bu hafta Pınar Piro, Cansu Nazlı, Münür Rahvancıoğlu ve Umut Ersoy polisin etkin soruşturma yürütmemesi sonucu faili meçhul kalan kadın cinayetlerinden yola çıkarak, kadına yönelik şiddeti farklı boyutlarıyla konuşuyor.

Kıbrıs’ın kuzeyinde ekonomik yaşam ile ilgili temel iki sorun vardır: Birincisi, işgücünün, ülkedeki kaynakların (yani hem beşeri, hem doğal hem de üretken potansiyele sahip kaynakların) ve ülkenin ekonomik potansiyelinin verimsiz kullanımı; ikincisi ise, “işyerindeki adaletsizlik”, yani istihdam edilen işgücünün rezil çalışma ve ücret koşullarında iş yapmaya çalışması.

Türkiyeli şair ve yazar Enis Batur, Bu Kalem Un(Ufak) isimli deneme kitabında, “Türk genci”ni şöyle tanımlar : “Birinci kata çıkmak için, yedinci kattaki asansörü zemine çağırıp bekleyen kişi.”

Bu “tanımı” okur okumaz, aklıma Kıbrıslı Türkler geldi, haliyle…

“Kıbrıslı Türkler”in, yani Kıbrıs’ın tarihinde bir “Kıbrıslı ulusunun” ortaya çıkmasının nesnel ve öznel zemininin nerdeyse tamamen ortadan kalktığı 1950’lerin ikinci yarısıyla birlikte bir “halk” olarak ortaya çıkmaya başlamış bu topluluğun tarihi, biraz da bu asansör hikayesinin tarihi gibidir…

Bu yazı ilk kez 21/10/2016 tarihinde Ankara Değil Lefkoşa sitesinde yayınlanmıştır.

Emeğin Sesi'nde Umut Ersoy, Münür Rahvancıoğlu, Celal Özkızan ve Ali Şahin, Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs ziyaretini değerlendiriyor.