Bugün Masamda toplumsal tabuları yıkmayı hedeflerken, aynı zamanda binlerce kadının hayatını kolaylaştıran bir marka yaratan Doruk Akpek var. Kendisi, Beije markasının kurucusu. Doruk, üniversiteyi Amerika’da okuyor ve birkaç yıl orada çalıştıktan sonra Türkiye’ye dönüyor. Girişimci ruhuyla, ülkemizde eksik bir iş modeline odaklanarak, kadınların regl dönemlerini kolaylaştıran abonelik temelli bir girişime imza atıyor.

Sorularım aşağıdaki gibidir:

Herkese Sorduğum 3 Soru:

Bizim Masaya geldiğin için teşekkür ederim, Doruk!

Dinledikten sonra sevdiklerinizle ya da bu podcast’i duymaya ihtiyacı olduğunu düşündüğünüz insanlarla paylaşmayı unutmayın, çünkü sevgi ve ilham paylaştıkça çoğalır,

AYRICA BİZİ SPOTIFY VE INSTAGRAMDAN TAKİP ETMEYI UNUTMAYIN:

https://www.instagram.com/bizim.masa/

https://www.instagram.com/theasliacar/

Bugün masamda güzel enerjisiyle, canım arkadaşım Mimoza var. Mimoza’yı nereden anlatmaya başlasam bilmiyorum. Kendisi hayatınızda tanıyabileceğiniz en “çok yönlü” insanlardan biri. Bazılarınız onu eski sosyal medya ismi Mimoza Everywhere olarak da tanıyor olabilir. Mimoza, profesyonel hayatının dışında, ispanyada yaşayan bir şarkıcı, influence ve tur lideri.

1- Hakkında söyleyeceklerim bitmeyecek bir insan var karşımda ama burada sözü ona bırakmak istiyorum. Öncelikle bize neler yaptığını bir kendi ağzından anlatır mısın.

2- 10 senedir yurtdışında yaşıyorsun. İngiltere’de yaşadıktan sonra dilini bilmediğin bir ülkeye, ispanyaya taşındın, önce dili öğrendin, sonra iş buldun, sonra yaşama izni aldın. Şimdi dışardan bakılınca “oh ne güzel hayat” gibi gözükse de süreç zordu. Biraz bu süreçten ve istediğin bir şeyin arkasından koşma hikayeni anlatır mısın?

3- Yurtdışında yaşayan ama yolunu tam bulamayan / yaşamak isteyen ama cesaret edemeyen insanlarımız, gençlerimiz var. Onlara ne tavsiye vermek isterdin?

Followup: Profesyonel hayat ile, kendi mülti-disipliner Mimoza hayatının dengesini nasıl kurdun?

4- Biraz müziğe girelim. Aslında ruhu sanatçı ve seni bu yöne yönlendiren bir aileden geliyorsun. Genç yaşta onlar seni piyanoya başlatsa da, sen sonra 12 yaşında kendi isteğinle kemana geçtin. Sonra önce koro sonra lisedeyken solo performanslar vermeye başladın. Sen sahneyi, sahnede seni hep sevdi. O yaşta bile babayla coverlar yapıyordun. Şu anda da kendine ait 6 şarkın var. Her zaman en büyük hayalinin bir gün tüm hayatını müzikten kazanmak olduğundan bahsedersin zaten. Bize bu müzik yolculuğunu ve şarkıcı, bestekar Mimoza Cendey’i tanıtır mısın?

Followup: Bir de O Ses Türkiye hikayen var. Bana göre büyük bir cesaret ve istek göstergesi. Ondan da bahseder misin?

5- Hayatı hep zevk alarak, şükür ederek yaşıyorsun. Kendin üzerinde çok çalışıyorsun ve aslında bu hayatı ve gelişimi paylaşıyorsun. Hem başarılarını hem başarısızlıklarını paylaşarak insanlara kendiyle barışık olmaya itmeye özen gösteriyorsun. İnsanlar kendini seninle ilişkinlendirebildiği için daha çok takip ediyor aslında. Özellikle kadınlara vücutlarıyla barışık olmak da çok büyük bir ilham oluyorsun. Bu kafa yapısı erişmesi zor ve meşakkatli. Sen bu yolculukta neler yaptın ve bunu nasıl paylaşmaya başladın?

Followup: Kendinle barışık olman günlük hayatta hem arkadaşlık hem aşk ilişkilerine nasıl yansıdı?

6- İspanya’ya da ilk taşındığında walking tour’lar veriyordun, gezmek ve başkalarını gezdirmek her zaman senin içinde olan bir şey. Fakat bu yıl itibariyle Sayga Travel’da gezi rehberliği de yapmaya başladın. Bize biraz bu tarafını anlatır mısın.

7- Bence şu an yeni gençlerin en zorlandığı şey sevdikleri bir kaç şey olması ama üst jenerasyondan gelen öğretinin her zaman “başarılı olmak istiyorsan tek bir şeye odaklanmalısın” olması. Ben kendim de mülti-disipliner biri olduğum için her zaman hayata bir kaç koldan sarılarak, istiyorsak yapabiliriz gibi bakarım. Çünkü zaten çok yönlü insanlarda bu doğalında, akışında gelişir. Bize biraz senin için çok yönlülük nedir ve çok yönlü insanlara hayallerinden peşinden gitmeleri için neler demek istersin?

Herkese sorduğum son 3 soru:

1- Bu masaya senden bir şey bırakacak olsan ne olurdu?

3- Dünyada herkesin uygulamak zorunda olduğu bir yasa çıkaracak olsan ne olurdu?

Dinledikten sonra sevdiklerinizle ya da bu podcast’i duymaya ihtiyacı olduğunu düşündüğünüz insanlarla paylaşmayı unutmayın, çünkü sevgi ve ilham paylaştıkça çoğalır,

AYRICA BİZİ SPOTIFY VE INSTAGRAMDAN TAKİP ETMEYI UNUTMAYIN:

https://www.instagram.com/bizim.masa/

https://www.instagram.com/theasliacar/

Bugün masamda iki kişi birden var, hem de ikizler, ilk defa iki kurucu ortağı aynanda alıyoruz o sebeple de bizim için özel bir bölüm. Yiğitcan ve Onurcan Twins Cocktail Lab’in kurucu ortakları. Twins kısaca bir kokteyl hizmeti şirketi olsa da sunulan deneyim bundan çok daha fazla ve derin. Yeme - içme sektörünü yol gösteren, yüksek kalite ürün kullanan ve hizmet veren bir kuruluş.

1-Twins kimdir? Yiğitcan ve Onurcan bu yolculuğa nasıl başladı ve Twins’in neresinde nasıl görev alıyorlar?

2- Aynı zamanda insanlar da evde kendi kokteyllerini yapabilsin diye hem youtube üzerinden eğitici videolar koyuyorsunuz hem de hazır “Easy Mix”’ler satıyorsunuz. İşin bu tarafını ve özellikle burada yeni bir kokteyl oluşurkenki arge’yi anlatır mısınız? Ne kadar sık yeni bir kokteyl geliyor?

3- Koca bir yazı geride bıraktık. Ben şahsen bir sürü düğüne gittim ama sizi düşünemiyorum bile... Twins’in en yoğun olduğu dönem de tahminimce düğün sezonu oluyor. Genelde özel etkinliklerde ve düğünlerde çok tercih ediliyorsunuz. Biraz bu tarafınızdan bahseder misiniz?

Followup: Düğünlerde detaylara çok dikkat ediyorsunuz. Benim en ilgimi çeken şeylerden biri ise “gecenin kokusunu” bile müşterinize seçtiriyorsunuz. O akşam garsonlar ve ortam bir bütün oluyor ve koku hatıraların oluşmasındaki en önemli duyulardan olduğu için gerçekten güzel bir etki bırakıyor. Bu fikir nasıl ortaya çıktı ve bu deneyim yaratma kısmında kendinizi nasıl özelleştirip, geliştiriyorsunuz?

4- Düğünlerde özellikle şahitlik ettiğim biraz insanları izleyip gerektiği yerlerde alka seltzer ya da onun gibi mideyi rahatlatacak takviyelerde bulunuyorsunuz. Biraz sizden bu alkol/ mide/ alkol alınırken nelere dikkat edilmeli onu dinlemek istiyorum.

5- Sizin en hassas olduğunuz konulardan birine gelelim: Buz. Yiğitcan’la konuşurken söylediği bir söz beni çok meraklandırmıştı: benim kalitem ertesi sabah insanlar sağlam uyanınca belli oluyor demişti. Buz neden bu kadar önemli ve Twins bu konuda neyi farklı ve daha iyi yapıyor?

6- Buzla bağlayarak biraz sürdürülebilirlik konusuna girelim istiyorum. Tüketim, hatta hızlı tüketimin temelindesiniz yeme-içme olarak. Buzdan başlayarak, pipet, bardak, plastik, bir sürü atık olabilecek bir sektör. Siz bunun bilincinde olan bir firmasınız. Bu bağlamda neler yaptığınızı ve tüketicilerin nelere dikkat edebileceğinden bahseder misiniz?

7- Her zaman ülkenin kaynaklarını ve bu toprakların sunduklarını da değerlendirmeye özen gösteriyorsunuz. Bu sene ülkemizde coğrafi işaret taşıyabilecek meyveler ve onların sektöre kazanımı üzerine çalışmalarınız var. Biraz bunlardan bahseder misiniz, mesela bunların başında gelen bodrum mandalinasından.

8- Şirket politikalarınızdan sevdiğim şeylerden biri muhasebecinizin bile barmenlik bilmesini hedeflediğiniz bir işe alım politikanız var. Kokteyli bilmeyen bu işin hiç bir yerinde kokteyli bilen biri kadar iyi performans gösteremez diyorsunuz. Biraz bunu açar mısınız?

9- Siz de bazı röportajlarınızda belirtiyorsunuz. Maalesef bu işin sanatını bazen anlayamayan insanlar oluyor. Gençler yeme- içme sektörüne girmekte tutkulu olsa da girmeye çekiniyor. Bu sektöre girmek isteyen gençlere nasıl bir tavsiyeniz olur?

Herkese sorduğum son 3 soru:

1- Bu masaya sizden bir şey bırakacak olsanız ne olurdu? 2- Siz kiminle aynı masada oturup sohbet etmek isterdiniz?

3- Dünyada herkesin uygulamak zorunda olduğu bir yasa çıkaracak olsanız ne olurdu?Bizim masaya geldiğiniz için teşekkür ederim,

Dinledikten sonra sevdiklerinizle ya da bu podcast’i duymaya ihtiyacı olduğunu düşündüğünüz insanlarla paylaşmayı unutmayın, çünkü sevgi ve ilham paylaştıkça çoğalır,

AYRICA BİZİ SPOTIFY VE INSTAGRAMDAN TAKİP ETMEYI UNUTMAYIN:

https://www.instagram.com/bizim.masa/

https://www.instagram.com/theasliacar/

Bugün masamda canım dostum Kaan Divitoğlu var. Kaan, NewtonX'te İçerik Üreticisi Ekonomisi Araştırmacısı olarak görev yapmakta. NewtonX, Tech, Finans ve Sağlık gibi birçok sektördeki önde gelen Fortune 500 şirketleriyle çalışan bir pazar araştırma şirketi. Şu anda yandan kendi projesini geliştiriyor oraya da çok detay veremesek de ilerleyen dakikalarda deyineceğiz.

Sorularım ve konuşma içeriği aşağıdaki gibidir:

1- Sosyal medya bütün bu geleneksel medyanın önüne geçerek bambaşka bir liderlik elde etti. İçerik üreticiliği bir ekonomi oldu ve buradan para kazananların strateji kurup onun özelinde ilerlemesi gereken bir yapıya dönüştü. Bize önce bu yapıyı ve sen bu yapının neresindesin anlatır mısın?

2- En temele inmek istiyorum. Epey bir içerik üreticisi konuşacağımız için, içerik üreticileri yani günlük tabiriyle influencerlar kimdir? Bu işin çeşitli gelir yolları olduğu için gelir yolları nelerdir? Bu kadar dolu bir markette bugün başlayan biri influencer olabilir mi / önerir misin? Ve ayrışmak için nasıl stratejiler izlemelidir?

3- Günlük tabiriyle influencerların güçlü etkileri var. Gerçekten link bırakarak bir çok insana yüzüne süreceği kremi bile araştırtmadan tek tuş ile aldırabiliyorlar. İçerik üreticileri aracı konumundan çıkıp güçlü medya varlıklarına dönüştüler. Bize buradaki değişimi, ve markaların influencerlari nasıl konumlandırması gerektiğini anlatır mısın?

4- Sosyal medya bir iş kolu haline gelince her şirkette biraz buraya yatırım yapmaya başladı. Biraz şirketlerin bu dünyaya nasıl baktığını konuşalım istiyorum. Şu anda sosyal medya şirketlerinin içerik üreticilerine olan bakışı ve içerik üreticilerinin farklı platformları kullanma şekilleri nasıl ? En gencin, en iyi kullandığı bir şey aslında sosyal medya. Şirket yöneticileri daha yaşlı bir jenerasyondan gelse de bu yatırımı yapmaya sıcak bakıyorlar mı, oradaki dinamikler nasıl?

5- Yeni ürünleri piyasaya sürmek için yerleşik bir izleyici kitlesine sahip olmanın önemli olduğu bir dünyadayız. Bir çok marka önce topluluğunu kurmaya özen gösteriyor. Sen aslında bu topluluk oluşturma kavramının öncülerindensin benim için. Covid zamanı popüler olan clubhouse adlı uygulamada Lucca Tuvalet sırası diye bir topluluğun vardı resmen. Her gece 8de mi ne buluşurdunuz. Belki dinleyenlerden seni oradan bile tanıyan vardır. Bize bu topluluk konseptini anlatır mısın?

6- Şu anda sende aslında kendi projen üstünde çalışıyorsun. Bu bir “flört” uygulaması. Hedefin internetteki eşleşmelerden gerçek hayattaki buluşmalara geçişi iyileştirmek. Bize biraz bu sektörü ve sen bu yola nasıl bir motivasyonla çıktığını anlatır mısın?

7- New York’da yaşıyorsun şu anda. Oradaki rekabetçi ve hızlı yaşamda aslında samimi ilişkiler kurmak biraz daha zor. Oradan da tetiklenen belki bir güdüyle bu projeyi hayata geçirme kararı alıyorsun. Peki bunu yapan bir sürü farklı ve başarılı olmuş firma var. Tinder ile başlayan, bumble, hinge, raya diye devam eden bir çok isim. Hatta bazı din, dil, ırk gruplarına bile özel flört uygulamaları var. Senin projen bunlardan nasıl ayrışıyor ve günümüzde flört endüstrisindeki trendler ve zorlukları nelerdir?

8- Sosyal medya ve içeriğe doğru her gün daha da çok evrilen bir dünyada yaşıyoruz. Markalar ve içerik üreticilerinin bu her gün evrilen ortama ayak uydurması lazım. Uyduramayan doğal seleksiyon ile yavaş yavaş silinmeye mahkum oluyor diyebiliriz. Bu bağlamda markalara vereceğin öneriler neler olur?

Herkese sorduğum son 3 soru:
1- Bu masaya senden bir şey bırakacak olsan ne olurdu? 
2- Kaan kiminle aynı masada oturup sohbet etmek ister?

3- Dünyada herkesin uygulamak zorunda olduğu bir yasa çıkaracak olsan ne olurdu?


Dinledikten sonra sevdiklerinizle ya da bu podcast’i duymaya ihtiyacı olduğunu düşündüğünüz insanlarla paylaşmayı unutmayın, çünkü sevgi ve ilham paylaştıkça çoğalır,

AYRICA BİZİ SPOTIFY VE INSTAGRAMDAN TAKİP ETMEYI UNUTMAYIN:

https://www.instagram.com/bizim.masa/

https://www.instagram.com/theasliacar/

Bugün stüdyomuzda Diyetisyen Su Sevilgen var. Su, ilkokuldan beri tanıdığım bir arkadaşım ve bu süreçte onun büyümesini, uzmanlaşmasını görmek benim için büyük bir keyif. Liseden sonra Yeditepe Üniversitesi'nde Beslenme ve Diyetetik okudu. Günümüzde diyet ve beslenme konusuna olan ilginin artışıyla beraber, birçok diyetisyen ve bilgi kaynağı ortaya çıktı. Ancak Su’nun beslenme anlayışı ve sporla olan bağlantısı, benim kendi beslenme felsefeme çok benziyor. Bu nedenle, onunla burada oturup sohbet etmek istedim. Özellikle kış dönemlerinde katıldığım harika detoks programlarıyla da onu daha yakından tanıma fırsatım oldu.

Sorularım ve konuşma içeriği aşağıdaki gibidir:

1. Popüler Diyetler ve Kişisel Yaklaşım: Son yıllarda keto, paleo, glutensiz beslenme ve aralıklı oruç gibi birçok beslenme tekniği popüler hale geldi. Bu kadar çeşitli diyetin arasında kendimize en uygun olanı nasıl bulabiliriz? Senin kişisel diyete yaklaşımın nedir?

2. İntoleranslar ve Temiz Beslenme: İnsanlar daha bilinçli hale geldikçe, birçok kişi intoleranslardan ya da sindirim problemlerinden bahsediyor. Bu durumu ve temiz, organik ürünlere ulaşmanın yollarını nasıl değerlendiriyorsun?

3. Diyet Psikolojisi: Diyet psikolojisi üzerine konuşalım. Yaza hazırlık psikolojisi, son kiloların kaygısı ve sosyal medyanın beden algısı üzerindeki etkileri hakkında ne düşünüyorsun?

4. Yeme Bozuklukları: Duygusal yeme ve yeme bozukluklarıyla ilgili düşüncelerini merak ediyorum. Bu konuda ne önerirsin ve bu rahatsızlıklara sahip insanlar için neler yapılabilir?

5. Grup Diyetleri ve Psikoloji: Katıldığım grup diyetlerinin büyük bir motivasyon kaynağı olduğunu biliyorum. Grup psikolojisi ve takım ruhunun diyetteki rolü nedir?

6. Eğlenceli ve Doyurucu Menüler: Diyetlerin sıkıcı olmaması gerektiğine inanıyorum. Senin menülerin hem eğlenceli hem de doyurucu. Menülerini hazırlarken nereden ilham alıyorsun ve ne sıklıkla değiştiriyorsun?

7. Spor ve Beslenme: Düzenli spor yapıyorsun ve sporcular için özel beslenme programları sunuyorsun. Kendi günlük rutinini ve sporcularla çalışma yöntemlerini bizimle paylaşır mısın?

8. Yaz Ayları ve Ödem: Yaz aylarında tatlı ve alkol tüketimindeki artışı konuşalım. Ödem nedir ve bu konuda neler yapılabilir?

Son Sorular:

1. Diyete başlamak isteyen fakat motivasyon bulamayan birine ne söylemek istersin? Onu nasıl motive edersin?

2. Bu masaya senden bir şey bırakacak olsan, ne olurdu?

3. Su, kiminle aynı masada oturup sohbet etmek ister?

4. Dünyada herkesin uygulamak zorunda olduğu bir yasa çıkaracak olsan, bu ne olurdu?

Su ile bu keyifli sohbetin ardından, dinleyicilerimize sağlıklı ve dengeli bir yaşam dileriz!

Dinledikten sonra sevdiklerinizle ya da bu podcast’i duymaya ihtiyacı olduğunu düşündüğünüz insanlarla paylaşmayı unutmayın, çünkü sevgi ve ilham paylaştıkça çoğalır,

AYRICA BİZİ SPOTIFY VE INSTAGRAMDAN TAKİP ETMEYI UNUTMAYIN:

https://www.instagram.com/bizim.masa/

https://www.instagram.com/theasliacar/

BİZİM MASANIN 10. BÖLÜMÜNE HOŞGELDİNİZ! 10 bölüm olduğuna hala inanamıyorum ve bugün 10. bölüme yakışır, benim için çok özel bir konuğum var. Bugün masamda Özge Özacar var. Özge benim için Özge olsa da bazısı için Görkem, bazısı için Melike, bazısı için Arzu, bazısı için Meltem. Büyük ihtimal çoğumuz için şu an Görkem. Biz Özge’yle aslında çok kimliksiz bir yerde, sosyal ben sahasında tanıştık. Aramızda tanıştığımız ortamın kimliksiz olmasının getirdiği çok büyük bir samimiyet oluştu. Özge aslında şu anda çok iyi bir oyuncu olsa da kariyerine bir haberci, iletişimci olarak başladı. CNN’de habercilik yaparken asıl tutkusunun oyunculuk olduğunu fark edip buraya geçiş yaptı.

Sorularım ve konuşma içeriğimiz aşağıdaki gibidir:

1- Aslında çoğu kişi seni şuanki projen kızılcık şerbeti sonrası daha iyi tanıdı ama baktığın zaman Kızılcık Şerbeti’ne kadar ilmik ilmik işlediğin bir kariyerin var. Bursa Bülbülü’nden tut Kefaret’e, Kefaretten tut Baba’ya kadar gerçekten hep önemli işlerde ve duayenlerle oynadın. “Practice makes it perfect” yani çalışmak mükemmeli getiririn aslında çok güzel bir örneğisin. Öncelikle nasıl bu sektöre girdiğinden, iletişimden oyunculuğa nasıl geçiş yaptığından ve kariyer akışından biraz bahseder misin?

2- Benim için seni iyi bir oyuncu yapan yegane yeteneğin iyi bir gözlemci olmak. Odaya girdiğinde her zaman odayı daha kimse taramadan tarar ve donelerini alırsın. Aslında bu da biraz senin “meraklı” ruhunun bir göstergesi. Her röportajında merak etme’nin öneminin altını çiziyorsun, hayattaki belki büyük motivasyonlarından biri merak diyebiliriz. Bir de senden duyalım istiyorum, merak etmek senin için ne demek ve neden önemli?

3- Başarılar akşamdan sabaha olmuyor. Pes etmemek de aslında damarında var. Her zaman olaylara bu bana ne öğretti, ben buradan nasıl ve ne yöne doğru “ileri” yürürüm diye bakıyorsun. başarısızlıkları aslında başarısızlık olarak görmüyorsun. Motivasyonun kırıldığında nasıl kalkıp yola devam ediyorsun? bize bu pes etmek yok yola devam halini anlatır mısın?

4- Biraz karar mekanizmalarına girelim. Ben senin karar verme mekanizmanı çok seviyorum. Farklı bir eleğin var. Hem kalbine hem mantığına danışıyorsun. Bir projeye başlarken veya hayatta bir yolu yürümeye karar verirken nasıl karar veriyorsun?

5- Biraz Görkem karakterine gelelim. Bize biraz özellikle delirme sahnelerinde, role girme ve çıkma, role çalışmak, bu detayları anlatabilir misin? Mesela sette tüm gün rol gereği sinir krizi geçirip akşam hiç bir şey olmamış gibi keyifli yemeğe gidebiliyor musun? Mental sağlığını nasıl koruyorsun?

6- Asıl tanıştığımız yere, Sosyal ben’e gelelim. Senin topluma farklı anlamda dokunduğun başka bir alan ise toplumsal sorumluluk projelerin. Senin için orada olmak neden önemli? Biraz bu yolculuğu anlatır mısın.

7- Biraz hayal kurmak demek istiyorum. Hepimiz bazen yolumuzu sorguluyoruz. Ne istediğimizi, nasıl isteyeceğimizi bilemiyoruz. Bize biraz sen nasıl hayal kuruyorsun, istemek ve bunun yolunu açmak ne demek?

Herkese sorduğum son sorular:

3- Dünyada herkesin uygulamak zorunda olduğu bir yasa çıkaracak olsan ne olurdu?

4- Hayali oyuncu olmak olan insanlara tavsiyen ne olurdu?

Dinledikten sonra sevdiklerinizle ya da bu podcast’i duymaya ihtiyacı olduğunu düşündüğünüz insanlarla paylaşmayı unutmayın, çünkü sevgi ve ilham paylaştıkça çoğalır,

AYRICA BİZİ SPOTIFY VE INSTAGRAMDAN TAKİP ETMEYI UNUTMAYIN:

https://www.instagram.com/bizim.masa/

https://www.instagram.com/theasliacar/

Bugün masamda astrolog Melis Şenol Aşkaroğlu var. Melis’le biz aslında ilk bölümlerimden biri olan Smarana’nın kurucusu Natalie sayesinde tanıştık. Hem astrolojiye hem meditasyona ilgi duyduğum ve arayışta olduğum bir dönemde çok doğru biriyle tanıştığımı hissetmiştim. Melis reklamcılık arka planlı ve TBWA, Rafineri gibi ileri gelen reklam firmalarında çalıştıktan sonra kendi işini, astromeditasyonu kuruyor. Şu anda hem özel seanslar hem de Smaranada grup seansları veriyor. Astrolojiyi meditasyonla harmanlıyor.

Sorularım ve konuşma içeriğimiz aşağıdaki gibidir:

1- Aslında reklam sektörü arka planlısın, çok da iyi reklam şirketlerinde çalışırken yol değiştirip kendine has bambaşka bir alan yaratıyorsun ve bu alanda da çok başarılı işler yapıyorsun. Gerçekten astromeditasyonun sana özel bir dal olduğuna inanıyorum, çok duyulmuş bir harman değil bu. O sebeple ilk önce senin ağzından bu işi dinleyelim istiyorum. Astro meditasyon nedir? Ve nasıl reklam sektöründen çıkıp kendini böyle bir dalın içinde buldun?

2- Peki neden bu tekniği yaratma gereği buldun? Nasıl bir amaç ile yola çıktın?

3- Sen hep “Astrolojiyi bir rehber olarak kullanmak”dan bahsedersin. Astrolojinin hayatımızdaki yeri ne olmalı ve nasıl kullanılmalı?

Followup: astroloji son senelerde daha da popüler oldu. özellikle sosyal medya ile birlikte epey de bir bilgi kirliliği oluşuyor. Bu bağlamda doğru kaynağa nasıl ulaşırız? hayatımıza nasıl ve nereden sokmalıyız?

4- Astromeditasyon normal astrolojiye göre de meditasyona göre de bambaşka bir teknik. Bu tekniğin hayattaki seçimlerimizdeki etkisini nasıl yorumlarsın?

5- Astroloji aslında gezegenlerin bizi yönlendirmesi ve karmik vs gibi bakılmıyorsa genelde insanlar gelecek için bir rehber olarak kullanıyor. Meditasyon ise daha çok anda kalmak için kullanılıyor. Geleceğe bakan bir bilgi sistemi ile anda kalan bir terapiyi birleştirmek nasıl oluyor?

6- Astromeditasyonun mental ve duygusal sağlığımıza etkisi nedir? Duygularımızı kontrol etmekte nasıl bir fayda sağlıyor

7- Sen her çalışmanda bir niyet belirletiyorsun. Niyet etmek nedir? Ve neden niyet etmeliyiz, bize nasıl avantajları var?

8- Karma nedir?

9- Astromeditasyon senin gününün neresinde? Bu anlamda ritüelin nasıl? ve biz kendi günlerimize, kendi ritüellerimize nasıl katabiliriz bunu?

Herkese sorduğum son 3 soru:
1- Bu masaya senden bir sey bırakacak olsan ne olurdu? 
2- Melis kiminle aynı masada oturup sohbet etmek ister?

3- Dünyada herkesin uygulamak zorunda olduğu bir yasa çıkaracak olsan ne olurdu?

Melis özel sorusu: Hayatında sana ışık versin diye kullandığın ana cümleler var mı?


Bizim masaya geldiğin için teşekkür ederim,

Dinledikten sonra sevdiklerinizle ya da bu podcasti duymaya ihtiyacı olduğunu

düşündüğünüz insanlarla paylaşmayı unutmayın, çünkü sevgi ve ilham paylaştıkça çoğalır,

AYRICA BİZİ SPOTIFY VE INSTAGRAMDAN TAKİP ETMEYI UNUTMAYIN:

https://www.instagram.com/bizim.masa/

https://www.instagram.com/theasliacar/

Bugün masamda Lara Mutlu var. Lara, 15 senedir medya dünyasının özellikle dergiciliğin önde gelen yazarlarından. Daha üniversite öğrencisiyken InStyle dergisinde staj yaparak dergicilik sektörüne adım atmış. Daha sonra Harper's Bazaar, L'Officiel, Elle, Grazia gibi pek çok dergide de görev almış. Bizde aslında benim markam Bassigue ve onun medya işleri üzerinden tanıştık. Bugüne kadar ben mikrofonun diğer ucundayken bugün Lara’yı bu noktaya yerleştirmiş olmanın da ayrı bir heyecanını duyuyorum.

Yeni bölümümüzde dergiciliği, medyanın dijitalleşmesiyle beraber getirdiği yeni düzeni ve bunu psikolojimize etkisini, marka işbirliklerini, iletişim çağının iletişimsizliğini ve çok daha fazlasını konuşuyoruz.

Konuşma içeriği ve sorularım aşağıdaki gibidir;

1- Hepimiz, özellikle kızlar, bu büyük dergilerin içinde, onları okuyarak büyüdük. İlk buradan başlamak istiyorum. Edebiyat fakültesinde okurken, ki sen Yunan Mitolojisi Edebiyatı okumuşsun, stajyer olarak dergiciliğe girdin ve sonrasında bu sektörde devam ettin. Özellikle o zamanki Lara için bu dergilerde çalışmak ne demekti ve bu serüven nasıl başladı?

2- Özellikle pandemiyle beraber tüm sektörler biraz dijitalleşmeye mahkum kaldı. Dijitalleşemeyenler de doğal seleksiyon ile arkada kalmaya başladı. En çok etkilenen sektörlerden biri de dergicilik sanırım. Kendimde bir ara Marie Claire Maison dergisine yazıyordum ve gerçekten bir derginin yayınlanması bile çok heyecanlı bir şeydi. Bugün o eski heyecanı yok gibi gözüküyor dışarıdan. Burada merak ettiğim senin bakış açından dijitalleşme dergiciliği nasıl etkiledi ve siz bu sürece nasıl adapte oldunuz?

3- Peki bu kadar dijitalleştiğimiz bir zamanda edebiyat fakültesinden çıkmış bir çocuk hala dergicilik yapabilir mi? Çağımızda medya sektöründe bir gencin başarılı olabilmesi için nasıl bir yol izlemesini lazım?

4- Aslında ne kadar enteresan. Çağımızın en önemli problemi iletişim gibi hissediyorum. Ama aynı zamanda sosyal medya ile beraber çağımız iletişim ve kendini ifade etme çağına dönüştü. Fakat çok elektronik ortamda kendimizi ifade etmemizden dolayı sanki gerçek dünyada kendimizi düzgün ifade edememeye başladık. Dergicilik, yazı yazmak, podcast, sosyal medya kendini farklı şekilde ifade etme yolları. Sen bunların hepsini yapıyorsun aslında. Senin bakış açından kendimizi ifade etmek ne demek?

ve bu mecralardan hangisi sana kendini daha iyi hissettiriyor?

5- Sende çok röportaj yapıyorsun. Soracağın sorular için nerelerden ilham topluyorsun, röportajlarını nasıl hazırlıyorsun? Hiç böyle hala aklında olan of şu ne güzel soruydu ya da şu ne güzel cevaptı dediğin bir soru/cevap var mı?

6- O kadar röportajdan sonra hiç bir strateji geliştirdin mi? Röportaj sonrasında röportajının iyi mi kötü mü geçtiğini nasıl anlıyorsun?

7- Peki hayatında aldığın hem kariyer hem kişi olarak seni bugünlere getirmekte yardımcı olan en önemli tavsiye neydi?

Herkese sorduğum son sorular:

3- Dünyada herkesin uygulamak zorunda olduğu bir yasa çıkaracak olsan ne olurdu?

Dinledikten sonra sevdiklerinizle ya da bu podcasti duymaya ihtiyacı olduğunu

düşündüğünüz insanlarla paylaşmayı unutmayın, çünkü sevgi ve ilham paylaştıkça çoğalır,

AYRICA BİZİ SPOTIFY VE INSTAGRAMDAN TAKİP ETMEYI UNUTMAYIN:

https://www.instagram.com/bizim.masa/

https://www.instagram.com/theasliacar/

Bugün masanda Burak Eroğlu var. Burak benim Sosyal Ben ailemin bir parçası, umut tırı sahasında tanıştık. Burak, Cemer Kent Ekipmanlarının ikinci jenerasyonu. Cemer Kent Ekipmanları yeni nesil oyun ve oyuncakları cocuklarla buluşturuyor. Aynı zamanda Sosyal Ben Umut Park’larının da ana sponsoru. Benim yorumumla aslında günlük hayatında iş olarak yaptığı şey her çocuğa oyuna erişim ve oyun oynama hakkı tanımak. Tanıtırken bile insan heyecanlanıyor.

Konuşma içeriğimiz ve sorularım aşağıdaki gibidir;

1- Aslında kimseyle ee anlat bakalım sen napıyorsun diye başlamıyorum fakat senin sektörünün çok enteresan, niche ve insanların çok alışmadığı bir sektör olduğu için önce gerçekten Cemer Kent ne yapar bir senden dinlemek istiyorum.
2- Cemer aslında sektördeki diğer oyunculara göre biraz farklı. Bende geldim fabrikayı gezdim, aslında en çok yatırım yaptığınız yer mühendisleriniz ve tasarım ofisiniz. Cemer’in farkı “yeni nesil oyuncaklar” yapıyor olması. Bu oyuncaklar çocukların düşünme sistemini geliştiren, hayal kurmasını sağlayan oyuncaklar. Ve çok da ilginç projelere tasarımlar yapıyorsunuz. Mesela Dünya Kupası ya da Galata Kulesi şeklindeki yeni oyuncağınız. Biraz bana Cemer’in bu yaklaşımını ve yeni nesil oyuncak konseptini anlatır mısın?Seni en heyecanlandıran proje neydi?
3- Bir röportajında “ben oyuncakların arasında büyüdüm, aslında sanki her çocuk ulaşabilir sanıyordum, ulaşamadığını gördüğümde harekete geçmeye karar verdim demiştin. Diğer bir yorumla, senin oyun oynayarak büyüme hakkın olmuş, diğerlerinin olmadığını görünce bambaşka bir motivasyon ile yola devam etmişsin. Oyun oynama hakkı nedir? Oyun oynamak bir çocuğu ne katar?

4- Aslında Sosyal Ben Vakfı kurucusu Ece Çiftçi ile benzer bir itici gücünüz olmuş, onunla da podcastimizde bunu konuşmuştuk. Sende olup başkalarında olmayan bir hak seni motive etmiş. Biraz Umut Parkını konuşalım istiyorum. Umut Parkı 2021 senesinde aslında Cemer için bir sosyal sorumluluk projesi olarak başladı. Oyun oynamak her çocuğun hakkıdır diyen Sosyal Ben’in ana sponsoru oldunuz. Fakat deprem sonrası Umut Tırı ile bambaşka bir yere taşındı. Umut parkı projesi nasıl çıktı ve umut tırı sonrası nerelere geldi? Proje şu an Cemer ve Sosyal Ben önderliğinde ama başka markaların da dahil olabildiği bir formatta. Bu projeye dahil olmak isteyen şirketler veya bireyler neler yapabilir?

5- Biraz konuyu başka bir ortak noktamıza, aile şirketine getirmek istiyorum. Dışarıdan görülen İstanbul’da üniversite okuduktan sonra ikinci jenerasyon olarak şirketin bir parçası olmak için İzmir’e gelmişsin. Ama arka planda başka bir hikaye var. Aslında sen master’a gitmişsin sonra tatil için döndüğün İzmir’de kalmışsın ve kendini şirkette çalışıyor bulmuşsun. Biraz bu serüveni anlatır mısın?

6- Şirkete geldiğinde de epey bir departman değiştirip tüm bölümleri öğrenip merdiveni yavaş yavaş çıkmışsın. İkinci jenerasyon olmak nasıl bir his? Getirdiği sorumluluklardan tut, patron’a karşı tutum, bakış açı farklılığı, o denge nasıl kuruluyor? Baba jenerasyonunun takdir etme şekli farklı biraz. “Aferin” pek duyulmayan bir kelime. Sence “aferin” almak , üst jenerasyonun takdirini almak onemli mi ? Neden?

Herkese sorduğum son sorular:

3- Dünyada herkesin uygulamak zorunda olduğu bir yasa çıkaracak olsan ne olurdu?

Dinledikten sonra sevdiklerinizle ya da bu podcasti duymaya ihtiyacı olduğunu

düşündüğünüz insanlarla paylaşmayı unutmayın, çünkü sevgi ve ilham paylaştıkça çoğalır,

AYRICA BİZİ SPOTIFY VE INSTAGRAMDAN TAKİP ETMEYI UNUTMAYIN:

https://www.instagram.com/bizim.masa/

https://www.instagram.com/theasliacar/

Bugün masamda Dila Tarkan var. Dila Tarkan’ı belki bir çoğunuz sosyal medya üzerinden tanıyorsunuzdur. Biz Dila ile aslında Bassigue üzerinden yaptığımız bir işbirliği ile tanıştık. Dila’nın yaşadığı 4 şehri temsil eden 4 farklı look barındıran bir koleksiyon çıkarttık. Her detayına kadar düşündüğümüz aşırı tatlı bir koleksiyon olmuştu. Bu işbirliği sonrasında Dila’yla iyi bir arkadaşlığımız oldu. Dila günümüzün iyi influencerlarından. Hatta geçen haftalarda yapılan bir ödül töreninde yılın en iyi lifestyle influencer’ı ödülünü aldı. Bu podcast’te aslında Dila’nın sosyal medyada görmediğimiz, mükemmellik baskısı ve sosyal medya’nın psikolojik etkilerini konu alıyoruz.

Konuşma içeriğimiz ve sorularım aşağıdaki gibidir:

1- Bize influencerlık nasıl bir meslektir? Senin yaptığın lifestyle influencerlık nedir? Sen nasıl bu işin içinde buldun kendini anlatır mısın?

2- Influencerlık ve marka iş birliklerinin yanı sıra DilaSima grupta da hala buyinglere gidiyorsun, belli bir rol alıyorsun, son zamanlarda winfluencer ekibine de dahil oldun orada da ortaklık yapıyorsun. İlk bir DilaSima grup ve Winfluencer’da neler yapıyorsun onu anlat istersen ama asıl merak ettiğim hepsi birbirine bağlı olsa da epey farklı başlık var hayatında. Bunların hepsini nasıl dengeliyorsun, nasıl bir çalışma düzenin var?

3- Tüm işlerin üzerine bir de anne oldun. Luca’yla beraber hayatın nasıl etkilendi? Sen hiç Mom-fluencer dediğimiz anne olarak influencerlık yapan tarafa kaymadın. O nasıl gelişti? Bir seçim miydi bu yoksa doğal akışında mı bu tarafa yönlendin?

4- Eminimki annelikten tut paylaştığın herhangi bir konuda epey bir yorum da alıyorsundur. Bizim toplumumuzda bu yorumların her zaman pozitif olmadığına da eminim. Okuduklarını bir noktada takmadan devam etmen gerekiyor heralde. Bu işin psikolojik tarafı nasıl işliyor? Hayatındaki negatifliklere karşı uyguladığın bir stratejin var mı?

5- Sen aslında benim gözlemlediğim telefonunla ilişkini minimum seviyede tutmaya çalışıyorsun gibi ama sence bu iş ilişkilerini, çevrendeki insanları nasıl etkiliyor? Alıştılar mı, fotoğraflar, vloglar videolar hem onların görüntülenmesi hem seninle geçirdikleri zaman açısından nasıl etkiliyor?

6- Biraz konuyu yurtdışı serüvenine getirmek istiyorum. Bizim Bassigue olarak seninle aslında ortak noktamız biz seyahatte giyilen ürünler yapan bir marka olarak kendimizi konumlandırırken sen de çok gezen bir influencer olduğun için hikaye çok tatlı oluşmuştu. Liseyi Vancouver’da okudun sonra bir minik Londra üstüne New York oldu, biraz Miami sonrada istanbul derken epey bir yerde yaşadın. Yurtdışında bu kadar uzun süre yaşadıktan sonra nasıl ve nerede istanbul’a dönmeyi tercih ettin?

7- Seyahatlere giderken nasıl bavul hazırlıyorsun? iyi misindir bu işte? Bence bavul hazırlamak başlıca zorken sizde bir de kombinler, fotolar, marka işbirlikleri vs derken o bavul kaç dk sürüyor merak ediyorum.

8- Başta konuştuğumuz gibi influencerlık artık bir meslek haline geldi hatta ticaret bakanlığı bile sertifikasını alman gerekeceğini açıkladı geçen aylarda. Ama tabi değişen algoritmalar ve pazarın kalabalıklaşmasıyla beraber influencer olmak da her geçen gün daha da zorlaşıyor. Sence influencerlık nereye gidiyor? Şu anda pazar çok daha farklı. Şuan işe başlasaydın nasıl bir strateji izlerdin?

Herkese sorduğum son sorular:

3- Dünyada herkesin uygulamak zorunda olduğu bir yasa çıkaracak olsan ne olurdu?

Çok güldüğümüz bir bölüm oldu, sürekli AYNEN diyip durmuş olabilirim maruz görün :)

Dinledikten sonra sevdiklerinizle ya da bu podcasti duymaya ihtiyacı olduğunu

düşündüğünüz insanlarla paylaşmayı unutmayın, çünkü sevgi ve ilham paylaştıkça çoğalır,

AYRICA BİZİ SPOTIFY VE INSTAGRAMDAN TAKİP ETMEYI UNUTMAYIN:

https://www.instagram.com/bizim.masa/

https://www.instagram.com/theasliacar/