İMAN BİLİNMEDEN KORUNAMAZ, İSLÂM BİLİNMEDEN YAŞANAMAZ
Îman tafsîlatlı bir şekilde bilinmedikçe korunamaz. Îmânî bilgileri tafsîlatlı bir şekilde bilmeyen kimseler (Allah korusun) her an küfre girecek bir söz söyler, kendisini dinden çıkaracak bir fiil işler de haberi bile olmaz.
İslâm, herkesin bizzat yapmakla yükümlü olduğu farz-ı ayn amellerin hükümlerini bilmeden yaşanamaz. Mesela, namazla mükellef bir kimse abdestin, guslün, teyemmümün şartlarını bilmeden, namazın farzlarını, vâciblerini, sünnetlerini, mendublarını,mekruhlarını, namazı bozan şeyleri, sehiv secdesinin hangi hallerde yapılacağını bilmeden namaz kılamaz. Yine namazda kraat diye bir farz vardır. Kişi fatihayı, okuyacağı sûreyi, tahiyyâtı, tesbîhâtı en azından namazı kabul olabilecek şekilde okuyabilmelidir. Okuduğu kraatta mânâlar bozuluyorsa namaz da bozulur.
Kendisine zekat farz olan bir kimseye de zekatla ilgili ilimleri öğrenmesi farz olur. Buna göre, nisab miktarını, hangi maldan ne kadar, ne zaman, kime zekat vereceğini bilmelidir. Yoksa zekat ibâdetini edâ edemez.
Kendisine hac farz olan kişi de hacla ilgili farzları, sünnetleri, haccı ifsâd eden fiilleri, hacda cezâ gerektiren davranışları bilmek zorundadır. Bunları bilmeden de doğru dürüst bir hac yapamaz.
Ticâretle uğraşan kişiler de islâmâ göre ticâret nedir, nasıl yapılır, ticârette haram olan şeyler nelerdir, alış verişi fâsit kılan fiiller nelerdir, hangi durumlarda fâiz tahakkuk etmektedir, bunların hepsini bilmelidir. Yine yaptığı işin bütün hilelerini de bilmelidir. Bu da bir başkasına hîle yapmak için değil, kendisine hîle yapılmaması ve kendisinin de başkalarına hîle yapmaması içindir. Meselâ kuyumculukla uğraşan kişiler altının sahtesini gerçeğinden ayıracak bilgilere sâhip olmalıdırlar. Yoksa altın suyuna batırılmış bir metali veya bakırı kendisine altın diye satarlar o da başkasına satarak hem kendisi aldatılmış hem de kendisi başkalarını aldatmış olur.
Evlenme namzeti olan kişiler de nikah, nafaka, karı koca hakları, talak (boşanma), iddet gibi meseleleri bilecekler ki evlilikleri islâma uygun bir şekilde devam edebilsin.
Velhasıl, herkes içinde bulunduğu durumun fıkhını bilmek zorundadır ki buna, "ânın vâcibi" denir.
Ana babadan gördüğümüz kadar, çevreden duyduğumuz kadar islam yaşamaya kalkarsak (tıpkı bugünkü gibi), yaşadığımız şey islam olmaz. Selam ve duâ ile.
#islam #tevhid