“Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın! Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah haddi aşanları sevmez.” (el-Bakara 2/190)
“Ey îmân edenler! Allah’ın size helâl kıldığı iyi ve temiz şeyleri (kendinize) haram kılmayın ve haddi aşmayın! Allah haddi aşanları sevmez.” (el-Mâide 5/87)
“Rabbinize yalvara yalvara ve gizlice duâ edin! Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez.” (el-A‘râf 7/55)
“(Münâfık biri) iş başına geçtiğinde, yeryüzünde ortalığı fesâda vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışır. Allah ise fesâdı sevmez.” (el-Bakara 2/205)
“Onlar (yahûdiler) yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar; Allah ise bozguncuları sevmez.” (el-Mâide 5/64; el-Kasas 28/77)
“De ki: Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin! Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez.” (Âl-i İmrân 3/32; er-Rûm 30/45)
“Allah Teâlâ faizi mahveder, sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez.” (el-Bakara 2/276)
“Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın! Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (köle, câriye) iyi davranın! Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.” (en-Nisâ 4/36)
“O, büyüklük taslayanları aslâ sevmez.” (en-Nahl 16/23)
“Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.” (Lokmân 31/18)
“Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın! Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır. (Allah bunu) elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nîmetlerle şımarmayasınız diye açıklamaktadır. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez.” (el-Hadîd 57/22-23)
Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
“Servetine güvenip şımarma! Bil ki Allah şımarıkları sevmez!” (el-Kasas 28/76)
Fânî dünya malıyla sevinmek doğru değildir. Zira böyle bir hareket, insanı, dünyayı sevip ona bağlanarak âhiretten gâfil kalmaya ve muhabbetullahtan uzaklaşmaya götürür. Bu sebeple Allah Teâlâ, dünya süsleriyle sevinip şımaranları sevmez.
Hâinler
Cenâb-ı Hak, ilâhî emânetlere ve insanların emânetlerine ihânet eden, arkadan vuran ve sinsice işler yapan hâinleri sevmez. Âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:
“Kendilerine hıyanet edenleri savunma; çünkü Allah hâinliği meslek edinmiş günahkârları sevmez.” (en-Nisâ 4/107)
“(Antlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik yapmasından korkarsan, sen de (onlarla yaptığın ahdi) aynı şekilde bozduğunu kendilerine bildir. Çünkü Allah, hâinleri sevmez.” (el-Enfâl 8/58)
“Allah, îmân edenlerden (müşriklerin gâilelerini) uzaklaştırır. Şu da muhakkak ki Allah, hâin ve nankörlerin hiçbirini sevmez.” (el-Hacc 22/38)
Kötü Sözü Açıkça Söyleyenler
Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
“Allah kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez; ancak haksızlığa uğrayan başka. Allah her şeyi işitici ve bilicidir.” (en-Nisâ 4/148)
Bu âyet-i kerîmenin şu hâdise üzerine nâzil olduğu rivâyet edilir:
Rasûlullah (s.a.v) ashâb-ı kirâmın arasında otururken, bir adam geldi, Hz. Ebû Bekir’e hakâretler ederek onu üzdü. Ancak Ebû Bekir (r.a) sükût etti, adama cevap vermedi. Adam ikinci sefer aynı şekilde hakaret ederek eziyet verdi. Hz. Ebû Bekir yine sükût etti. Adam üçüncü sefer de hakaret edince Ebû Bekir (r.a) adama hak ettiği cevâbı verdi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) hemen kalkıp yürüdüler. Ebû Bekir (r.a) hemen arkasından yetişerek:
“–Ey Allah’ın Rasûlü, yoksa bana darıldınız mı?” diye sordu. Allah Rasûlü (s.a.v):
“–Hayır. Lâkin semâdan bir melek inmiş, o adamın sana söylediklerini yalanlıyor, senin adına ona cevap veriyordu. Sen karşılık verip intikamını alınca melek gitti, onun yerine şeytan geldi. Bir yere şeytan gelince ben orada durmam!” buyurdular.[2]
İsrâf Edenler
Cenâb-ı Hak hayır işlerinde bile isrâfı yasaklamış, orta yoldan gitmeyi tavsiye etmiştir. Kişinin malını, haram ve çirkin yollarda isrâf etmesi ise en büyük kötülüktür. Âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:
“Allah Teâlâ, güzel konuşuyorum diye ineklerin dillerini eğip büktüğü gibi dilini eğip büken kimseye gazab eder.”[3]
“Allah Teâlâ, söz ve fiillerinde fuhşa ve çirkinliğe dalan, bunlarla çok meşgul olan kimseye gazab eder.”[4]
“Allah Teâlâ, dünya işlerini bilip de âhiret husûsunda câhil olan herkese gazab eder.”[5]
“Allah Teâlâ, ısrarla isteyen dilenciye gazab eder.”[6]
Dipnotlar:
[1] Âl-i İmrân 3/57, 140; eş-Şûrâ 40/40.
[2] Ebû Dâvûd, Edeb, 41/4896; Mukâtil b. Süleymân, Tefsîr, 1: 418; Semerkandî, Bahru’l-ulûm, 1: 352; İbnü’l-Cevzî, 1: 491.
[3] Ebû Dâvûd, Edeb, 86/5005.
[4] Ahmed, Müsned, 2: 162.
[5] Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, 1: 65/2760.
[6] Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, 1: 65/2757.