İslamiyet öncesi Türk Dini ve Mitolojisiyle ilgili bilgilere özellikle Batı ve Çin medeniyetlerindeki kaynaklara rastlarız (rastlamaktayız). Bizde Özellikle “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün” 15 Nisan 1931 yılında Türk Tarih Kurumunun kurulması ve “Güneş Dil Teorisi’nin” ortaya çıkmasıyla beraber Türklerin nereden geldiği, hangi dillerle konuştuğu ve hangi dinlere mensup olduğu ile ilgili sorular araştırılmaya başlanmıştır. İslamiyet öncesi Türk Dinlerine baktığımız zaman çoğunlukla ölümden sonrası için hayatın var olduğuna inandıklarını görmekteyiz . İyilik ve kötülük (Er kişinin hayatını nasıl yaşadığı) üzerinden sorguya çekileceği fikri oluşmuştur. Bu yüzden de insanlar Tanrının varlığnına inanarak dualar etmiştir. İnsanların hayatları boyunca yaptıkları eylemler sonucu gidecekleri iyi yer veya kötü yer anlamına gelen. Yaptıkları kötülükler için öbür hayatta gidecekleri “Cehennem” (Kazırgan) Ve yapılan iyilikler için “Cennet” (veya Uçmağ) ile ödüllendirilecektirler. İnsanları kötülüğe sürükleyen , cehennem de azap çekmeleri için uğraşan Şeytan ve insanları koruyan, cennete gitmeleri için teşvik eden Melek figürleri mitolojilerdeki önemli figürlerdendir. Özellikle “Altay-Yakut” Türklerinde ortaya çıkmış “Yaratılış Destanında” “Cehennem, Cennet, Şeytan ve Melek” mitolojilerine detaylı şekilde rastlarız. Bu videoda sizlere Yaratılış Destanını , Cennet, Cehennem, Şeytan ve Melek kavramlarını detaylı şekilde inceleyecek ve anlatacağız. Anahtar Kelimeler: Din, Mitoloji, Cehennem, Cennet, Melek, Şeytan, Yaratılış Destanı Türklerin İslamiyet’le tanışması 751 Talas savaşında Çinlilere karşı Müslümanlarla birlik olmasıyla başlar. Talas savaşına dek Türkler birçok dine mensup olmakla beraber tarihe çok fazla mitolojik öğeler bırakmışlardır. Özellikle “Altay-Yakut” Türkleri tarafından oluştuğuna inanılan, “Radloff” tarafından bulunup yazıya geçirilen Yaratılış Destanı önemli izler taşır. “Yaratılış Destanı'nın” konusu evrenin yaratılışıdır. Tanrı Kayra Han, hiçbir şey yokken “Sudan evreni” yarattı. Bu şekilde “evren” oluştu. Kayra Han aynı zamanda “kişiyi” yarattı. Kişinin yaratılmasıyla kötülük ortaya çıktı ve kişi mitolojilerdeki “Şeytan” karakteriyle eş değerdir. Çünkü “Kişi”, Kayra Han'ı dinlemeyen karşı gelen ve aynı zamanda insanları kötülüğe sürükleyen mitolojik karakterdir. “Kişi” ile Tanrı “Kayra Han'ın” uçma yeteneği vardı. Fakat “Kişi” Tanrı “Kayra Handan” daha yükseklere uçmak isteyince “Kişiden” uçma yeteneğini almıştır . Burada Tanrı'yı kıskanma ve daha iyi olma isteği ön plana çıkar. “Kayra Han” bu olaydan sonra. Kişiden suyun altından toprak çıkartmasını ister. Toprağı çıkartınca yeryüzü oluşmuş olur. Fakat ikinci seferinde “Kişiden aynı şeyi isteyince “Kişi” toprağı kendine kullanmak ister ve toprağı yutar. (Kişi) izinsiz olarak toprağı kendisi için kullanmasından dolayı adı değişir ve “Erlik” adını alır. Yaratılış Destanında” artık “Şeytan” ismi “Erlik” olarak (geçmektedir). İşte bu şekilde “Yaratılış Destanında” ilk kötülük işlenmiş olur. Burada Tanrı “Kayra Han'dan” daha iyi ve daha güçlü olma isteği ortaya çıkar. İnsanın yaşadığı duygular olan egolu olmak ve bencilce davranmak “Erlik'e” yansıtılmıştır. Günahı Yaratılış Destanında” ilk “Kayra Handan” daha iyi olma isteği kibir ve toprağı kendisi için kullanmak olarak görüyoruz. “Tanrı “Kayra Han” günahı ve sevabı ikiye ayırmıştır. Sevap işleyenler (“Tanrı “Kayra Hanın” buyruğunu yerine getirenler) uçmağa varacak. Günah işleyenler, yani Erlik'e uyan ve Tanrı Kayra Han'ın emirlerini yerine getirmeyenlerse Kazırgan'a gidecektir.