Fluent Fiction - Turkish:
Rekindling Connections Amidst the Storm at İstanbul Akvaryumu Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.com/tr/episode/2025-09-26-07-38-20-tr
Story Transcript:
Tr: İstanbul Akvaryumu'nda yağmurun tavanı dövdüğü, gök gürültüsünün arada bir yankılandığı bir sonbahar günüydü.
En: It was a fall day at the İstanbul Akvaryumu when the rain was pounding on the ceiling and thunder occasionally echoed.
Tr: Hava serindi, sonbaharın getirdiği melankolik hüzün, Emir’in ruhuna işlemişti.
En: The weather was cool, and the melancholic sadness that autumn brought had seeped into Emir's soul.
Tr: Yıllardır çok düşündüğü çocukluk anıları, kalbinde bir boşluk yaratmıştı.
En: Memories from his childhood, which he had pondered for years, had created an emptiness in his heart.
Tr: Bugün geçmişe dönmek için buradaydı.
En: Today, he was here to return to the past.
Tr: Akvaryuma ilk adımını attığında büyüleyici bir sualtı dünyası onu karşıladı.
En: As he took his first step into the aquarium, a mesmerizing underwater world greeted him.
Tr: Dev akvaryumların arkasında yüzen balıkların geçişlerini izlemek, Emir’e bir zamanlar Derya ile yaptıkları kısa ama etkili konuşmaları hatırlattı.
En: Watching the fish pass behind the giant tanks reminded Emir of the short but impactful conversations he once had with Derya.
Tr: Kendini kaybolmuş ve yaşam amacını ararken bulduğu bir dönemde, Derya’dan geri dönüşü ümitsizce istiyordu.
En: During a time when he found himself lost and searching for a purpose in life, he desperately wished for a reconciliation from Derya.
Tr: Ansızın bir ışık yansıması dikkatini çekti.
En: Suddenly, a reflection of light caught his attention.
Tr: Gözlerini kısarak baktığında, Derya’yı gördü.
En: Squinting his eyes, he saw Derya.
Tr: Aralarında sadece birkaç metre vardı.
En: There were only a few meters between them.
Tr: Emir’i bir geçmiş hatırası gibi karşılayan bu yüz, şimdi bir yetişkinin sertliğini taşıyordu.
En: The face that greeted Emir like a memory from the past now carried the hardness of an adult.
Tr: Derya, balina köpekbalıkları hakkında bir grup insana bilgi veriyordu.
En: Derya was giving information to a group of people about whale sharks.
Tr: İçlerinden biri, Kerem, ganimet dolu bir yüz ifadesiyle yavaşça Emir’e yaklaşıp selam verdi.
En: One of them, Kerem, with a face full of excitement, slowly approached Emir and greeted him.
Tr: "Balıklar kadar ilginç misin Emir?"
En: "Are you as interesting as the fish, Emir?"
Tr: Kerem gülümsedi, neşe doluydu.
En: Kerem smiled, full of joy.
Tr: Emir, Kerem’in merakını izlerken kısa bir süreliğine endişelerini unuttu.
En: As Emir observed Kerem's curiosity, he momentarily forgot his worries.
Tr: Kerem'in hayatı sorgulamayan rahatlığı Emir’in üzerindeki ağırlığı hafifletmişti.
En: Kerem's untroubled ease in life lightened the burden on Emir.
Tr: Fakat Derya’ya gelince zorlukla cesaret topladı.
En: However, when it came to Derya, he struggled to muster the courage.
Tr: "Merhaba Derya," diye seslendi çekinerek.
En: "Hello, Derya," he called out hesitantly.
Tr: Derya’nın gözleri büyük bir şaşkınlıkla açıldı.
En: Derya's eyes widened in great surprise.
Tr: Kısa bir sessizlikten sonra, örülü duvarlar gibi duran geçmişleri hakkında konuşma isteği içinde yükselmeye başladı.
En: After a brief silence, the desire to talk about the past, which stood like woven walls, began to rise within them.
Tr: Gökyüzü işbirlikçi değildi.
En: The sky was not cooperative.
Tr: Göz açıp kapayıncaya kadar elektrikler kesildi.
En: In the blink of an eye, the lights went out.
Tr: Akvaryum bir karanlığa gömüldü.
En: The aquarium plunged into darkness.
Tr: Bu beklenmedik karanlık, aslında ihtiyaç duydukları bir fırsattı.
En: This unexpected darkness was actually an opportunity they needed.
Tr: "Derya, neden böyle uzaklaştık?"
En: "Derya, why did we become so distant?"
Tr: Emir’in sesi karanlıkta yankılandı.
En: Emir's voice echoed in the dark.
Tr: "Aslında bunu hep merak ettim," dedi Derya yumuşak ama belirgin bir sesle.
En: "I've always wondered that," Derya replied in a soft but distinct voice.
Tr: "Benim de seninle konuşacak çok şeyim vardı."
En: "I had a lot to talk about with you too."
Tr: Karanlık perde gibi akar, maske gibi korurdu onları.
En: The darkness flowed like a curtain, providing cover like a mask.
Tr: Sözcükler özgürce akıyordu.
En: Words flowed freely.
Tr: İkisi de geçmişin yaralarını açıkladı.
En: Both explained the wounds of the past.
Tr: Yanlış anlamalar, bitmeyen beklentiler.
En: Misunderstandings, endless expectations.
Tr: Karanlıkta, her kelime en temel haliyle ve safça geliyordu.
En: In the dark, every word came out in its most fundamental and pure form.
Tr: Bir anda, ışıklar geri geldi ve akvaryum tekrar parladı.
En: Suddenly, the lights came back on, and the aquarium lit up once again.
Tr: Balıklar parıldayan ışığa geri döndü; Emir ve Derya da öyle.
En: The fish returned to the glowing light; so did Emir and Derya.
Tr: Derya, Emir’e doğru bir adım attı.
En: Derya took a step toward Emir.
Tr: "Hadi, yeni bir başlangıç yapalım?"
En: "Shall we make a new start?"
Tr: dedi gülümseyerek.
En: she said with a smile.
Tr: Her şeyden sakince ayrılırken, Emir kendini huzur dolu ve yeniden doğmuş hissetti.
En: As they calmly parted from everything, Emir felt peaceful and reborn.
Tr: Bu karşılaşma hayatına yeni bir yön vermişti.
En: This encounter had given a new direction to his life.
Tr: Derya ile yeniden kurulan köprü, içeride hissettiği boşluğu kapatmıştı.
En: The bridge rebuilt with Derya had filled the emptiness he felt inside.
Tr: Şimdi akvaryumun çıkışına yürürken, dışarıda duran yağmurun arasında dünyaya bir başka gözle bakıyordu.
En: Now, as he walked toward the exit of the aquarium, he looked at the world outside with fresh eyes amidst the rain standing there.
Tr: Emir için, bu karşılaşma bir sonbahar ekinoksu gibiydi; geçmiş ve gelecek dengede, yaşamında yeni bir eşik.
En: For Emir, this encounter was like an autumn equinox; past and future in balance, a new threshold in his life.
Vocabulary Words:
- pounding: dövdüğü
- ceiling: tavan
- thunder: gök gürültüsü
- occasionally: arada bir
- melancholic: melankolik
- soul: ruh
- seeped: işlemiş
- pondered: düşündüğü
- emptiness: boşluk
- memories: anıları
- mesmerizing: büyüleyici
- underwater: sualtı
- reflection: yansıması
- squinting: kısarak
- hesitantly: çekinerek
- echoed: yankılandı
- distinct: belirgin
- curtain: perde
- reconciliation: geri dönüş
- untroubled: sorgulamayan
- burden: ağırlık
- muster: topladı
- surprise: şaşkınlık
- wounds: yaralarını
- misunderstandings: yanlış anlamalar
- expectations: beklentiler
- reborn: yeniden doğmuş
- threshhold: eşik
- balance: denge
- squinting: kısarak