
Sign up to save your podcasts
Or
Bu programın çerçevesi üzerinde gelişen ön konuşmalarda kentsel muhalefette kadın görünümlerini (görünürlüğünü ve katılımını) sivil inisiyatif ve yerel mücadele olmak üzere iki koldan konuşmuştuk. Program kapsamında da bu iki alanda durum saptamasının yanı sıra kentsel muhalefet ve kentsel dönüşüm meselelerini akademik çalışmasına konu eden araştırmacıların saha çalışması deneyimlerini de kısaca ele aldık.
Elif İnce’nin kadınların hem aktivizm cephesinde hem de kentsel muhalefet haberciliğindeki varlığını değerlendirdiği katkısında Bergama’daki siyanürlü altın aranmasına karşı yapılan gösterilerde kadınların ön safhalarda olması stratejik bir kampanya bileşeni olarak yeraldığından bahsetti. Elif İnce'nin programda bahsettiği Bergama'daki siyanurlu altin protestolarına katılan kadınlarla ilgili yazdığı haberlerden birisi aşağıdaki alıntı ile başlıyor:
“Bu maden bizi açtı. Şimdi İstanbul, Ankara bilmem nere… Ne kıvrak lazım bana, ne manto lazım. Şalvarla gittim anam, şalvarla. Bu dışımın değişikliği. Ya içim? İçim de değişti. Sesimi çıkarmayı öğrendim, korkmamayı...’’ (Ovacık Köyü’nden Ayşe Girgin)
Üstün Bilgen Reinart (2003), Biz Toprağı Bilirik: Bergama Köylüleri Anlatıyor, Metis Yayınları, İstanbul, s.171. (Sözkonusu yazıya online erişim: http://www.bianet.org/bianet/siyaset/160766-bergama-altin-madeni-direnisi-topragin-bekcileri )
Her ne kadar Bergama'daki altın madenleri çalışmaya devam ediyorsa da protestolar sonrasında kadınlar, kamusal alanda daha rahat biçimde yer almak ve söz söylemek gibi kazanımlar sağlamış. Öte yandan kadınların görünürlüğünün her zaman karar verme mekanizmasında yer almasını sağlamadığını da not düşmek gerek.
Beyhan Uzunçarşılı’nın Gümüşdere mücadelesindeki merkezi rolüne değinen Suna Kafadar kent bostanları ve Yedikule bostanlarındaki deneyimini aktardı. Çocuklarla yaptıkları atölye çalışmalarının akabinde aldıkları tepkilerde kadın ve çocuklarla yaptıkları çalışmaları önemsiz gösteren ‘önemli kararlar erkekler kahvesinde verilir’ gibi kırılması zor bir algıdan bahsetti. Özlem Ünsal bu noktada araştırmacı kimliği ile kamusal ve mahrem alanda kadın ve erkek araştırmacı olmak üzerinden hangi yerel ağlarla bağlantıya geçilebildiğini değerlendirirken kendi çalışmasında konuştuğu kadınların kendi ihtiyaç ve düşünceleri yerine yakınları olan erkeklerin söylemlerini yinelemesini anlattı. Suna Kafadar Yedikule Bostanlarında aktivist kadınların sahadaki deneyimlerinin yanısıra mahallede yaşayan kadınların muhalefeti ve alanda yaşayanların ihtiyaçlarının kadınların taleplerini dile getirmesi üzerinden konuşurken ‘mahallede yaşayan kadınlar ne kadar görünürse, bostancı kadınların da hem emek hem de söz olarak o kadar görünmez’olduğunu da ekledi.
Kentsel muhalefet içinde kadınlar, kendilerinin ve ailelerinin yaşam alanlarını ve gündelik düzenlerini korumak adına, aktivist olarak, karar verici veya söz söyleyen olmaktan çok kararlardan en çok etkilenen taraf olarak varlar. Bu serideki üçüncü programı katılımcı ve kolektif süreçlerde başarı veya başarısızlığın sadece sonuç odaklı olarak değerlendirilmesi yerine süreç içindeki kazanımların ön plana çıkarıldığı biçimde değerlendirmemiz gerekir diyerek tamamladık. Suna’nın program sonrası bir makale vasıtasıyla bize anımsattığı, insan hakları savunucusu ve aktivist Angela Davis’in 2015 Hrant Dink İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Konferansı’nda yaptığı konuşmada yer alan “mücadelelerde sonucu ve etkiyi birbirinden ayırmak gerekir” uyarısı/telkini kadınların katkısı, görünmez emeği ve kolektif ve kişisel kazanımları gibi bileşenleri görebilmek için sonuç odaklı olmaktan ayrılmamız gerektiğini de bize tekrar hatırlattı.
Bu programın çerçevesi üzerinde gelişen ön konuşmalarda kentsel muhalefette kadın görünümlerini (görünürlüğünü ve katılımını) sivil inisiyatif ve yerel mücadele olmak üzere iki koldan konuşmuştuk. Program kapsamında da bu iki alanda durum saptamasının yanı sıra kentsel muhalefet ve kentsel dönüşüm meselelerini akademik çalışmasına konu eden araştırmacıların saha çalışması deneyimlerini de kısaca ele aldık.
Elif İnce’nin kadınların hem aktivizm cephesinde hem de kentsel muhalefet haberciliğindeki varlığını değerlendirdiği katkısında Bergama’daki siyanürlü altın aranmasına karşı yapılan gösterilerde kadınların ön safhalarda olması stratejik bir kampanya bileşeni olarak yeraldığından bahsetti. Elif İnce'nin programda bahsettiği Bergama'daki siyanurlu altin protestolarına katılan kadınlarla ilgili yazdığı haberlerden birisi aşağıdaki alıntı ile başlıyor:
“Bu maden bizi açtı. Şimdi İstanbul, Ankara bilmem nere… Ne kıvrak lazım bana, ne manto lazım. Şalvarla gittim anam, şalvarla. Bu dışımın değişikliği. Ya içim? İçim de değişti. Sesimi çıkarmayı öğrendim, korkmamayı...’’ (Ovacık Köyü’nden Ayşe Girgin)
Üstün Bilgen Reinart (2003), Biz Toprağı Bilirik: Bergama Köylüleri Anlatıyor, Metis Yayınları, İstanbul, s.171. (Sözkonusu yazıya online erişim: http://www.bianet.org/bianet/siyaset/160766-bergama-altin-madeni-direnisi-topragin-bekcileri )
Her ne kadar Bergama'daki altın madenleri çalışmaya devam ediyorsa da protestolar sonrasında kadınlar, kamusal alanda daha rahat biçimde yer almak ve söz söylemek gibi kazanımlar sağlamış. Öte yandan kadınların görünürlüğünün her zaman karar verme mekanizmasında yer almasını sağlamadığını da not düşmek gerek.
Beyhan Uzunçarşılı’nın Gümüşdere mücadelesindeki merkezi rolüne değinen Suna Kafadar kent bostanları ve Yedikule bostanlarındaki deneyimini aktardı. Çocuklarla yaptıkları atölye çalışmalarının akabinde aldıkları tepkilerde kadın ve çocuklarla yaptıkları çalışmaları önemsiz gösteren ‘önemli kararlar erkekler kahvesinde verilir’ gibi kırılması zor bir algıdan bahsetti. Özlem Ünsal bu noktada araştırmacı kimliği ile kamusal ve mahrem alanda kadın ve erkek araştırmacı olmak üzerinden hangi yerel ağlarla bağlantıya geçilebildiğini değerlendirirken kendi çalışmasında konuştuğu kadınların kendi ihtiyaç ve düşünceleri yerine yakınları olan erkeklerin söylemlerini yinelemesini anlattı. Suna Kafadar Yedikule Bostanlarında aktivist kadınların sahadaki deneyimlerinin yanısıra mahallede yaşayan kadınların muhalefeti ve alanda yaşayanların ihtiyaçlarının kadınların taleplerini dile getirmesi üzerinden konuşurken ‘mahallede yaşayan kadınlar ne kadar görünürse, bostancı kadınların da hem emek hem de söz olarak o kadar görünmez’olduğunu da ekledi.
Kentsel muhalefet içinde kadınlar, kendilerinin ve ailelerinin yaşam alanlarını ve gündelik düzenlerini korumak adına, aktivist olarak, karar verici veya söz söyleyen olmaktan çok kararlardan en çok etkilenen taraf olarak varlar. Bu serideki üçüncü programı katılımcı ve kolektif süreçlerde başarı veya başarısızlığın sadece sonuç odaklı olarak değerlendirilmesi yerine süreç içindeki kazanımların ön plana çıkarıldığı biçimde değerlendirmemiz gerekir diyerek tamamladık. Suna’nın program sonrası bir makale vasıtasıyla bize anımsattığı, insan hakları savunucusu ve aktivist Angela Davis’in 2015 Hrant Dink İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Konferansı’nda yaptığı konuşmada yer alan “mücadelelerde sonucu ve etkiyi birbirinden ayırmak gerekir” uyarısı/telkini kadınların katkısı, görünmez emeği ve kolektif ve kişisel kazanımları gibi bileşenleri görebilmek için sonuç odaklı olmaktan ayrılmamız gerektiğini de bize tekrar hatırlattı.
66 Listeners
114 Listeners
24 Listeners
76 Listeners
23 Listeners
9 Listeners
7 Listeners
53 Listeners
51 Listeners
9 Listeners
5 Listeners
16 Listeners