Yeni yıla girdik. Yaklaşık 2 yıl Türkiye ekonomisi Nas Politikası ile “dine göre” itikata göre yönetildi. Enflasyon patladı. Birkaç kez kur şokundan geçtik. En önemlisi küçük tasarrufçular uzunca bir süre (ki halen devam ediyor!) enflasyonun 30 – 40 puan altında faize mahkûm edildiler. Paraları, alın terleri şirketlere ucuz krediye dönüştürüldü. Ev ve araba fiyatları tabir uygunsa uçtu gitti, gençlerimiz göçe başladı. Ücret baskıları yanı sıra yarattıkları hoyrat ortam ve tacizler akademisyen, doktor, mühendis göçüne yol açtı. Türkiye çok ciddi kapasite kaybına uğradı.
Seçimlerden önce kuru tutmak için 200 milyar dolar rezerv yakıldı. Seçimlerden sonra ekonomide yönetim değişti. Tanınmış piyasacılar işbaşı yaptı. Bazı önlemler alındı ve alınmaya devam ediyor. Neler olacak? Bizi neler bekliyor?
2023'te tasarrufçu ne yana kaçsa kaybetti
2022’de TÜİK TÜFE’sine göre bile borsa dışında kazandıran, tasarrufçusunu enflasyona karşı koruyan başka yatırım aracı yoktu. Bu yıl da dolar, TL mevduat ve DİBS kaybettirdi. Euro zarar ettirmedi ama kar da ettirmedi. Borsa yüzde 6.4, külçe altın % 10 kazandırdı. Bu geçen yıldan daha az kötü bir tablo ama verilerin TÜİK TÜFE’sine göre olduğuna dikkat edelim. Eğer TÜFE’yi (aslında iki katı olduğunu ileri sürenler bile var, biliyorsunuz) sadece yüzde 10 yukarıda tahmin ederek bakarsak, kazandıran herhangi bir yatırım aracı kalmıyor. Peki kim kazanıyor bu durumda? Hala kredi kullanan şirketler kazanıyor. Yüksek getiri elde eden fonlara yatırım yapanlar kazanıyor. Borsa’da tahtaları yerinden oynatanlar kazanıyor. Milyarlarca dolarını yurtiçi yurtdışı gezdirenler kazanıyor. Enflasyon karambolünde fahiş fiyat artışları yapanlar kazanıyor.
Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices