Rubicon Hayat’tan herkese merhaba. Bu programda en değerli varlıklarımız olan çocuklarımızın travmaya girmesine neden olabilecek 3 büyük hatadan bahsedeceğim. Çocuklarımız için yapamayacağımız fedakarlık yoktur deriz.

Gerekirse canımızı seve seve veririz. Evet, en kıymetlimizdir kuzularımız, gözbebeğimizdir. Gözümüzden bile sakınırız ancak bazen dikkatsizlik bazen de umursamazlık nedeniyle öyle hatalar yapıyoruz ki, onlara en büyük zararı anne ve babaları olarak yine biz veriyoruz.

Evet, bu programda çocuklarımızın travma yaşamasına neden olabilecek 3 büyük hatadan bahsedeceğim ancak elbette bu hatalar 3 taneden ibaret değil. Ben o hatalar arasından en önemli olduğunu düşündüğüm 3 tanesini seçtim.

Programı hazırlarken, Psikiyatri Profesörü Medaim Yanık’ın “Çocuk Yetiştirirken Travmatik Yanlışlar Geliştiren Doğrular” adlı kitabından faydalandım. Kitapta onlarca vaka ve analizleri yer alıyor. Profesör Medaim Yanık’ın kitabını okumanızı tavsiye ederim.

Rubicon Tarih’ten herkese merhaba. Yayını podcast olarak dinleyen takipçilerime de sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Çok ilginç ve hayretler için kalacağınızı tahmin ettiğim bir program hazırladım. Osmanlı’nın son dönemlerinde devletin içinde bulunduğu hazin durumu ve masonların etkinliğini ortaya koyan bir yayın olacak.

Son Osmanlı padişahlarından Beşinci Murad’ın tahta nasıl geçtiğini, masonlarla ilişkisini ve masonların onu Çırağan Sarayı’ndan kaçırmak için yaptığı girişimleri anlatacağım.

Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesi sürecine, katledilmesine ve 2’nci Abdülhamid Han’ın tahta geçiş dönemine de temas edeceğim.

Osmanlı padişahlığına ve dolayısıyla İslam Halifeliğine bir masonun getirilmiş olması sürecini anlatmaya çalışacağım.

Evet, Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilip katledilmesinin ardından padişahlığa getirilen Beşinci Murad bir masondu.

Rubicon Kitap’tan herkese merhaba. Programı podcastten dinleyen takipçilerime de selam ve sevgilerimi iletiyorum.

Bu programda, birkaç günde hızlıca ve hiç sıkılmadan okuduğum ve okurken de epey keyif aldığım bir kitabı anlatacağım size: Gece Yarısı Kütüphanesi.

Kuantum fiziği ile depresyon terapisinin sentezi bir kitap Gece Yarısı Kütüphanesi. Hayatından keyif almayan, pişmanlık sarmalına kapılmış ve hatta intiharı düşünenlerin okuması gereken bir roman bence.

Rubicon Hayat’tan herkese merhaba. Programı podcast olarak dinleyen takipçilerime de selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum.

Güzel ve faydalı olduğunu düşündüğüm bir programla karşınızdayım.

Bugünkü programda, hayatlarını hikmet arayışına adamış önemli filozoflardan 5 önemli hayat dersini paylaşacağım sizlerle.

Tavsiyelerini aktaracağım filozofların kimler olduğunu açıklamadan önce, felsefenin ne olduğu üzerinde durmak istiyorum biraz. Hikmetle olan ilişkisine de kısaca değinmek istiyorum.

Felsefe, Yunanca kökenli, “seviyorum”, “peşinden koşuyorum”, “arıyorum” anlamına gelen philia kelimesi ile bilgi, bilgelik anlamına gelen sophia sözcüklerinden türeyen bir terimdir. Bilgelik yolundaki entelektüel faaliyet ve disipline verilen isimdir felsefe.

Felsefe yani aslı itibariyle philosophia terimi ilk kez, Milattan Önce 580 ila 500 yılları arasında yaşamış olan Yunanlı matematikçi ve filozof Pythagoras yani bizdeki adıyla Pisagor tarafından kullanıldı. Felsefe kelime anlamı olarak bilgelik sevgisi ya da hikmet arayışı demektir. Bilgelik yani hikmet ise varlık, bilgi ve değer üzerine tam ve bütün bir bilginin ortaya çıkması veya bir insanın böyle bir bilgiye sahip olabilecek ölçüde olgunluğa ermesi hâlidir.

Moda tabirle farkındalık, hikmet bilgisine vakıf oldukça oluşuyor. Yaşadığı ve şahit olduğu hadiselerin hikmetini kavrayan insanın farkındalığı artıyor, hayattan da daha fazla lezzet almaya başlıyor. Çünkü farkındalık ve hikmete vakıf olma hali güçlendikçe, insanı en çok endişelendiren durum olan belirsizlikler ortadan kalkıyor. Mutluluk ve huzur da beraberinde geliyor.

Mutluluk ve huzur, insanın çok istediği ve özlediği duygular. Bu duygulara erişmek mal mülk, şan şöhret ve zevkü sefa içinde yaşamakla değil de, hikmet bilgisine sahip olmakla mümkün olduğuna göre, bakalım hayatlarını hikmet arayışına vakfetmiş olan filozoflar bizlere neler tavsiye etmişler. Montaigne, Şair Milton, Zygmunt Bauman, Schopenauer, Oscar Wilde, Boethius, Paulo Coelho, Bryan Magee, Halil Cibran, Stefan Zweig, Clive Lewis, Kierkegaard ve Roma’nın filozof imparatoru Marcus Aurellius’un veciz sözlerinden yola çıkarak onların 5 tavsiyesini aktarmaya çalışacağım.

Bu programda, 12 Eylül darbesi sonrasında Türkiye'nin demokrasiye dönme çabalarını ve Turgut Özal'lı yılların başlangıç öyküsünü dinleyeceksiniz. 

Bu programda, bazı deyimlerin hikayelerini ve kökenlerini dinleyeceksiniz. 

Bu programda, 1966 yılında dönemin Genelkurmay Başkanı Cemal Tural tarafından dövdürülen İlhami Soysal'ın hikayesini dinleyeceksiniz. 

Bu programda, 12 Mart muhtırasının 27 Mayıs darbesinin rövanşı olduğu yönündeki düşünceleri analiz edeceğiz.

Bu programda, 27 Mayıs darbesi sonrasında iki kez darbe girişiminde bulunup idam edilen Albay Talat Aydemir'in hikayesini dinleyeceksiniz.

Rubicon Tarih’ten herkese merhaba. Bugün benim araştırırken son derece ilginç bulduğum ve karşıma çıkan tablo karşısında hayretler içinde kaldığım bir dosyayla karşınızdayım.

Türk siyasi tarihinde kırık dökük de olsa işlemeye devam eden demokrasiye 3 önemli askeri müdahale vardır: 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül darbesi.

“12 Mart, 27 Mayıs’ın rövanşı mıydı?” başlığını taşıyan programda da anlattığım üzere, bu darbeleri birbirinin rakibi ve rövanşı olarak görenler var.

Birini destekleyip diğerini lanetleyen bir akademik konum bilim insanları mevcut.

Bugünkü programda, öyle bir isimden bahsedeceğim ki, 27 Mayıs’ın 12 Mart’tan, 12 Mart’ın da 12 Eylül’den hem fikri hem de pratikleri açısından hiçbir farkının olmadığını birlikte görmüş olacağız.

27 Mayıs, Demokrat Parti iktidarını devirdi ve akabinde başbakan Adnan Menderes ile bakanlar Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu idam edildi.

12 Mart’ta ise cunta, 68 kuşağının üzerinden silindir gibi geçti, sol görüşlü öğrenci liderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edildi.

Kenan Evren’in lideri olduğu 12 Eylül, 27 Mayıs ile 12 Mart’ın sentezi bir fonksiyonla, hem sağ hem de sol görüşlü yapılanmaları hedef aldı. İşkencelerde ve faili meçhullerle öldürülenler hariç, 50 kişi idam edildi. Evren çok sonraları şu sözlerle açıkladı stratejilerini:   Bir sağdan bir soldan astık  LİNK

27 Mayıs’ta Cemal Gürsel’in, 12 Mart’ta Faruk Gürler’in ve 12 Eylül’de de Kenan Evren’in gözdesi olan bir isim vardı: Turhan Feyzioğlu.