Türkiye’nin yakın tarihine damga vuran davalardan biri olan Akın Öztürk davası, sadece bireysel bir yargılamayı değil, aynı zamanda bir ülkenin hukukla olan imtihanını da simgeliyor. Son olarak, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin “Keyfi Tutukluluk” Çalışma Grubu’nun bu davaya dair verdiği karar, hem hukuki hem de vicdani açıdan birçok soruyu beraberinde getirdi. Peki bu karar ne anlama geliyor, uygulanabilir mi ve gerçekten bir şey değiştirir mi?

Hukuk, bir toplumun temel taşıdır. Ancak, hukuk kavramı sadece normatif bir çerçeve değil, aynı zamanda bir toplumun ahlaki ve insani değerleriyle de doğrudan ilişkilidir. Türkiye’de hukuk anlayışının ve uygulamalarının geldiği nokta, sadece yasaların değil,, devlet-vatandaş ilişkisinin ve toplumun genel ahlaki duruşunun da bir yansımasıdır.

General Gökhan Şahin Sönmezateş, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili savunmasında Türkiye'nin bir vesayet rejimi tarafından yönetildiğini ileri sürdü. Sönmezateş, bu savunmasında özellikle şunları dile getirdi:

.Adalet ve Yargı Sistemi: Sönmezateş, yargılamalar sırasında adalet sistemine yönelik ciddi ithamlarda bulundu. Mahkemelerin ve savcıların bağımsız olmadığını, iddianamelerin siyasi merkezlerde hazırlandığını ve mahkemelerin sadece prosedürü yerine getirdigini iddia etti.

Son dönemlerde büyük yankı uyandıran ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komuta kademesinden bazı generallere/subaylara ağır suçlamaların yöneltildiği savunmasıyla gündeme gelen General Gökhan Şahin Sönmezates'in savunmasını, kendisi de bir muhreç kurmay albay olan Hüseyin Demirtaş değerlendirdi.Farklı bölümlerden oluşan bu söyleşinin bugün ilk bölümünü yayınlıyoruz.

Kurmay Albay Hüseyin Demirtaş ile Türkiye'deki devlet-yurttaş ilişkileri, devlet terörü ve devletin nasıl mafyalaştığı konularını tartıştık

"Dreyfüs Meselesi" ("The Dreyfüs Affair") bir Fransız politik skandalı ve uluslararası çapta büyük bir hukuksuzluk ve adalet skandalıdır. 19. yüzyıl sonlarında ve 20. yüzyıl başlarında Fransa'da yaşanan bu olay, Fransız toplumunda derin bir etki yaratmış ve dünya çapında önemli bir olay olarak kabul edilmiştir. Eğer, sadece Dreyfüs ismi değiştirilerek yerine Osman Kavala veya benzeri isimleri eklesek, bu hukuksuzlugun bugünkü Türkiye’de vuku bulduğu hissine kapılacağınzdan emin olabilirsiniz.

Bu yayınımızda Albay Hüseyin Demirtaş ile İsrail ve Hamas çatışmasını ve Ortadoğu’da bir Sosyal Gökkuşağı ve Yeni bir Ortadoğu Medeniyeti çervecesinde İsrail ve Filistin halkının nasıl barış içinde yaşayabileceği konusunu aklımızın yettiği kadarıyla mercek altına aldık.

Frankfurt okulu’u 1923 yılında Sosyal Araştırmalar Enstitüsü olarak Johann Wolfgang Goethe Üniversitesi bünyesinde, Frankfurt’ta kuruldu.1960’li yıllarda öğrenci harektlerinin başlaması ile birlikte ilk kurulduğu yer olan Frankurt Okulu olarak anılmaya başladı. İlk kurucusu bir komünist olan olan Karl Grunberg.

Bugün Muhreç Kurmay Albay Hüseyin_Demirtaş ile çok ilginç bir konuyu konuştuk: Bir Sosyal Gökkuşağı altında birlikte yaşamak ve bu ütopyanın 1923 yılında kurulan, o zamanki adı ile Sosyal Araştırmalar Enstitütüsü olan ve 1960'li yıllardan sonra ise Frankfurt Okulu olarak adlandırılan, hem Alman hem de Uluslararası entellektüel tarihte son derece çığır açıcı çalışmalara imza atmış bir akımla ortak noktalarını konuştuk.

Bugün Muhreç Kurmay Albay Hüseyin Demirtaş ile Türkiye’de ilk defa yapılan iki turlu seçim ve sonuçlarını konuştuk:

Seçimin meşruiyet sorunu,
Türkiye bir Afganistanlaşma tehlikesiyle ile yüzyüzemi?,
Kutuplaştırılan toplum ve artan baskılar,
Bir mülk devletine dönüştürülen Türkiye.