Enam Suresi - 140. Bilgisizlik yüzünden beyinsizce (kız) çocuklarını öldürenler ve Allah’ın kendilerine (helal olarak) rızık verdiği şeyleri Allah’a iftira ederek haram yapanlar, muhakkak ki (dünya ve âhirette) ziyana uğradılar. Onlar gerçekten saptılar ve doğru yolu da bulacak değillerdir.
( Câhiliye Arapları’nın kız çocuklarını öldürmeleri yalnız açlık korkusundan değildi. [Öldürmeleri hakkında bk. 6/137.
Enam Suresi - 141. O bağlı ve bostanlı bahçeleri, tatları çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, (yaprakları ve meyveleri) birbirine benzeyen ve birbirinden farklı zeytin ve narları yaratıp yetiştiren O’dur. (Onlar,) meyve verince meyvesinden yiyin. Toplandığı ve biçildiği günde de, hakkını (öşrünü, zekât ve sadakasını) verin; fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.
Enam Suresi - 142. Gerek yük taşımak, gerek (kesmek ve yününden) döşek (ve yaygı) yapmak için (kullanılan deve, sığır, koyun vb.) davarları (yaratan O’dur). Allah’ın size rızık (olarak) verdiği şeylerden yiyin. Şeytanın adımlarını izlemeyin (haram yemeyin ve günah işlemeyin). Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. [krş. 2/168-169]
Enam Suresi - 143. (Allah, o hayvanları) sekiz eş (yarattı), koyundan iki, keçiden de iki. De ki: “(Allah) iki erkeği mi haram etti, iki dişiyi mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerinde bulunan (yavru)ları mı? Eğer doğru söyleyenler iseniz bana, ilme dayanarak haber verin.”
(Câhiliye döneminde Araplar, bazen hayvanların erkeklerini, bazen dişilerini, bazen de bunların yavrularını haram sayarlardı.)[25]
Enam Suresi - 144. Deveden de iki, sığırdan da iki (çift yarattı). De ki: “(Allah) iki erkeği mi, iki dişiyi mi, yoksa (bu) iki dişinin rahimlerinde bulunan (yavru)ları mı haram etti?” Yoksa Allah size bunu tavsiye ederken, siz şahit (olarak orada) mıydınız? Böyle bilgisizce insanları saptırmak için Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalim kimse bulunabilir mi? Şüphesiz Allah o zalimler güruhunu doğru yola eriştirmez.
Enam Suresi - 145. (Resûlüm!) De ki: “Bana vahyedilenler arasında (Allah’a karşı olan tavrınızdan dolayı haram dediklerinizden) yiyen bir kimseye[26] haram edileni bulamıyorum. Aksine (helal dediğiniz) ölü veya akıtılmış kan[27] veya domuz eti -ki zaten murdardır- yahut da bir fısk, yani Allah’tan başkası adına (kesilen hayvan)lar haramdır. Kim de çaresiz kalırsa, (başkasının hakkına) saldırmamak ve (zaruret) sınırı(nı) aşmamak üzere (isteksiz olarak yerse), şüphesiz Rabbin çok bağışlayandır, çok acıyandır.”[28]
26] Âyet-i kerîmedeki “tâim”den sonra gelen “yet‘amuhu” lafzı, ziyade takrir içindir.
27] Mâide sûresi üçüncü âyetteki “kan” mutlaktır; burada “akan kan” mukayyed olarak gelmiştir. Sebep bir olunca hüküm de aynıdır. Ancak karaciğer, dalak ve etin içindeki akmayan, pıhtılaşmış kanlar bunun dışındadır.
28] Câhiliye devrinde müşrikler kendi kendilerine bazı şeyleri helal (serbest) bazı şeyleri de haram (yasak) kılmışlardı. İşte bu âyetler, onları reddetmek için inmiştir.
Enam Suresi - 146. Yahudilere tırnaklı (hayvanlar)ın hepsini haram ettik.[29] Sığır ve koyunun iç yağlarını da onlara haram ettik. Yalnız bunların sırtlarının veya bağırsaklarının (yapışmış olarak) taşıdıkları ya da kemiğe karışan yağlar hariçtir.[30] İşte onları azgınlıkları yüzünden[31] böyle cezalandırdık. Biz, elbette hep doğru söyleriz.
[30] “Bağırsak, işkembe ve böbrek etrafındaki yağlar” haram olan iç yağlara dahil idi. [bk. 4/160]
[31] Yahudiler peygamberlerini öldürmüşler, haramı helal, helali haram saymışlar ve tefecilik yaparak fakirleri ezmişlerdir.
147. Eğer (getirdiğin hükümlerde) seni yalanlarlarsa, de ki: “Rabbiniz geniş bir rahmet sahibidir, ama O’nun azabı (bir indi mi), artık suçlular topluluğundan geri çevrilmez.”
148. Müşrikler (puta yahut hevasına tapanlar) diyecekler ki: “Eğer Allah dileseydi, ne biz ne de babalarımız müşrik olurdu, üstelik (helal) hiçbir şeyi de haram yapmazdık.” Halbuki onlardan öncekiler de azabımızı tadıncaya kadar (peygamberlerini) böyle yalanlamışlardı. De ki: “Yanınızda (bize açıklayacağınız) bir bilgi mi var? (Varsa) onu bize çıkarı(p gösteri)n. Siz, ancak zanna uyuyorsunuz ve siz, sadece uyduruyorsunuz.”
(Müşrikler hem Allah’tan gelen emirleri ve peygamberi kabullenmez, Allah’ın farzlarını, helallerini haram/yasak, haramlarını da helal/serbest sayarlar, hem de bunları, Allah’ın dilemesine bağlarlar. Aynı zamanda ortaya çıkan Cebriye fırkası da bunlar gibi yaptığı kötü işlerin/günahların hepsinin Allah’ın dilemesiyle olduğunu, kendilerinin bir rolü olmadığını söylerler. Bu yanlış bir inançtır. Çünkü böyle olsa ne peygamber, ne kitap gelirdi. Ne de emir ve yasaklar olurdu. Çünkü yüce Allah, “Kim doğru yola gelmişse, ancak kendi lehine, kim de saparsa kendi aleyhinedir.” (17/15) buyurmaktadır.) [krş. 9/105; 41/40]
149. De ki: “Kesin delil, ancak Allah’ındır. Eğer O dileseydi, elbette hepinizi doğru yola kavuştururdu. (Ama O, size gücünüz dâhilinde sorumluluk verdi ve imtihan için sizi iradenize bıraktı.)”
#islam #tevhid #fpy