Enam Suresi159. Dinlerini (bir kısmını uygulayıp, bir kısmını uygulamaktan kaçınarak) parça parça edenler ve (şirk ve tâğûta mensup liderlerin, hevâ ve hevesleri uğruna dinde) grup grup ayrılanlar var ya, sen hiçbir şekilde onlardan değilsin (senin onlarla hiçbir surette alâkan yoktur). Onların işi Allah’a aittir. Sonra (Allah,) onlara yaptıklarını haber verecek (ve hesaplarını görecek)tir. [krş. 3/102-103; 30/32]
Enam Suresi160. Kim (Allah’a) bir iyilik (ve tevhid)le gelirse, kendisine onun on misli (sevap) vardır. Kim de bir kötülükle gelirse o, sadece onun dengiyle cezalandırılır. Onlar haksızlığa uğratılmazlar.
Enam Suresi161. De ki: “Şüphesiz ben, Rabbimin beni doğru yola, dosdoğru bir din olan İbrahim’in Hanîf (tevhid)[35] Dîni’ne ilettiği (bir kimse)yim. O müşriklerden değildi.”
Enam Suresi162. De ki: “Benim namazım, (hac, umre, diğer) ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir.”
Enam Suresi163. “O’nun hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum. Ben (bu ümmette) müslümanların ilkiyim.” [krş. 6/14 ve dipnotu]
Enam Suresi164. De ki: “O (Allah), her şeyin Rabbi iken, ben Allah’tan başka bir rab mı arayayım? Herkesin kazandığı ancak kendisinedir. Hiçbir günahkâr, diğerinin (işlediği günah) yükünü taşımaz (herkes kendi yaptığından sorumludur). Sonunda dönüşünüz ancak Rabbinizedir. Hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri, (O) size haber verecektir.”
(Bu ayetle insanlık tarihinde ilk defa suçların şahsiliği esası getirilmiştir. Bu sebeple cahiliye devrinde suç işleyenin yakın akrabalarını da suça ortak etmek suretiyle işlenen kan davaları zulmü yasaklanmıştır. [krş. 2/286; 35/18]
Enam Suresi 165. Sizi (emirlerini yerine getirmede) yeryüzünün halifeleri/görevlileri yapan, size verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O’dur. Şüphesiz ki Rabbinin cezası serîdir ve yine şüphesiz O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
(Bu âyetten şu üç sonuç çıkmaktadır: 1. İnsanın, içinde yaşadığı dünyada ilâhî tebliğin ve hükmün yerine getirilmesini sağlayan halife/yönetici oluşu. 2. İnsanların dünyalık bakımından birbirinden farklı oluşu. 3. Bu farklılığın hikmeti; kazancında çok verilenin de, az verilenin de hatta mahrum edilenin de imtihan edilmesidir. İnsan, verilen bu lütuf karşısında ya şükrünü unutmuş azgınlığını çoğaltmıştır, yahut verilenlerin azlığından şikayet ve isyan etmiştir, yahut da her haline şükredip gereğini yapmıştır.) [bk. 3/134; 24/37]
#islam #tevhid #tefsir