Genelde empatlar çok travmatize olmuş çocuklar çünkü kendi iç sesinden önce başkalarının ne hissettiğini düşünebilme becerisi bir beceri değil travma göstergesi. Biz ile diğerleri arasındaki ayrımın çok belirsiz olduğu ve sınırların belirli olmadığı bir yerden başkalarını anlamaya çalışırız. Oysa, kendimizin ne hissettiği ve gerçek arzularımızı keşfetmek maden bulmak kadar zordur.
Bu hikaye mitoloji ve astrolojide Yaralı Şifacı/Chiron ile çok güzel anlatılır: Babası Kronos (Satürn) annesi ise su-göl-deniz perisi Philyra, yakalanmamak için her buluşmada at kılığına girerler bu koşulda gerçekleşen birlikteliklerinden yarı insan yarı at ve ölümsüz bir canlı doğar yani Chiron. Philyra Chiron’un kılığından utanır ve onu bir mağaraya terk eder.
Chiron ailesi tarafından dışlanmış evlilik dışı bir ilişkinin meyvesi olmuştur ve terk edilmiştir ve aynı zamanda görünüşü pekte hoş değildir. Tüm bunlar Chiron’ un doğuştan kırılıp yaralamasına üzülmesine neden olmuştur, çirkinliğini bilip bilgeliğini ön plana çıkarır. Yeteneklerini çocukken keşfeder; savaşçı, müzisyen, şifacı, öğretmen ve kahin olmuştur.
Aynı yerden ne kadar acı çekersek başkalarını da o kadar şifa verebiliriz. O kör noktayı fark edip iyileştirebilirsek ruhun kapısını ve bilgeliğe giden kapıyı açabiliriz. Asıl ihtiyacımız takıldığımız noktaları görüp şifayı kendimize de sunabilmek.