Hedeften hedefe koşarken hep bir “yetişememe” hissi. Sanki sıranın önü sana yasak;
çevrendekiler hep senden önce. Ne yaptıysan olmadı, sen hep geç kaldın. Lisede o okula
gidemedin, üniversite beriki gibi çift ana dal yapamadın. Herkes iyi bir şirkette başladı sen
başlayamadın ya da atanamadın. Meslekte ilerlerken çevrendekiler fırsatlar yakaladı sen
yakalayamadın. Dilini geliştiremedin, müzik aleti çalmaya vaktin olamadı ya da yeterince
seyahat edemedin. Evlenemedin ya da onlar kadar iyisini bulamadın. Şimdi ne hedefler var
önünde ne hedefler ama asla asıl hedefi zamanında yakalayamadın. İçinin tüm kaleleri zapt
edilmiş; kıyısına yanaşacağın hedeflerin tüm tersanelerine senden önce girilmiş, geç kala kala
mücadele edecek tüm orduların dağıtılmış ve zihninin her köşesi yetişemediklerinle bilfiil
işgal edilmiş gibi hissedip muhtaç olduğun kudreti arıyorsun. Yok, yahu sana saydırmıyorum!
Sen kendine saydırıyorsun. Hem de yıllardır, her daim, her fırsatta da neden? “Geç kalmışlık
hissi” ile mücadele edenler bugünkü konumuz haydi konuşalım…
Ümran.
Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices