Hemodiyaliz (HD) ilk kez 1945’de Alman Hekim Willem Kolff tarafından Akut Böbrek Hasarına (ABH) bağlı üremi gelişen bir hastada uygulanmış ve başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Sonrasında kullanımı yaygınlaşmış, 60’ların başında maddi yükünden dolayı sadece seçilmiş şanslı bir azınlığa uygulanan tedavi, günümüzde ABD’de yılda 50 milyondan fazla kez uygulanır olmuştur.
Acil servislerde sık karşılaştığımız bu hasta grubunda, hemodiyalize bağlı gelişebilecek komplikasyonları tanımak ve yönetebilmek acil hekimleri için oldukça önemlidir. Bu yazıda vaka örnekleri üzerinden hemodiyaliz komplikasyonları derlenmiştir1. İyi okumalar….
Diyalizör reaksiyonları ve diğer alerjik reaksiyonlar
Vaka 1
HT, DM ve evre 5 KBH olan 68 yaşında kadın hastada diüretiklere rağmen sıvı yüklenmesi devam ettiğinden hemodiyalize başlanmıştır. İlk diyaliz tedavisinin 10. dakikasında hastada kaşıntı, dispne ve göğüs ağrısı gelişmiştir; ayrıca duyulabilir bir wheezing de vardır. Hastanın tansiyonu 86/50 mmHg olarak ölçülmüştür (diyaliz öncesi kan basıncı 145/90 mmHg). Hastada diyalizör reaksiyonundan şüphelenilmiştir. Bu hastanın yönetiminde uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
A. Diyalize devam et ve IV antibiyotik uygula
B. Diyalize devam et ve nebülizatör ile inhaler albuterol uygula
C. Diyalize devam et ve IV steroid ve antihistaminik uygula
D. Diyalizi durdur ve ekstrakorporeal dolaşımdaki kanı hastaya geri ver
E. Diyalizi durdur ve ekstrakorporeal dolaşımdaki kanı hastaya geri verme
Diyalizör reaksiyonları iki tiptir. Tip A genellikle erken tedavi döneminde, diyalizin 20-30. dakikalarında gelişir. Hastada kaşıntı, ürtiker, larinks ödemi, bronkospasm, dispne, göğüs ağrısı, kusma, hipoksi, hipotansiyon ve hatta kardiyak arrest gelişebilir. Bu durumda yapılması gereken diyalizi hemen durdurmak ve ekstrakorporeal dolaşımdaki kanı hastaya geri vermemektir. Ayrıca rutin anaflaksi tedavisi uygulanır. Tip B reaksiyonlar tedavinin daha geç döneminde ortaya çıkar ve daha hafif seyreder. Göğüs ağrısı, bulantı, kusma olabilir. Semptomlar hafifse diyalize devam edilebilir ancak farklı bir diyalizöre geçmek bu hastalarda uygun olacaktır.
Diyalizör reaksiyonları, diyalizörün yapısındaki membrana veya bu membranın sterilizasyonunda kullanılan maddelere karşı gelişen bir hipersensitivite reaksiyonudur. Eskiden sık görülen bu komplikasyon, günümüzde biyouyumlu diyalizörlerin kullanılmasıyla oldukça azalmıştır. Hipersensitivite reaksiyonları membran ve sterilizatör dışında; heparin, demir ve eritropoez-uyarıcı-ajan gibi ilaçlara karşı da gelişebilir.
Cevap 1 (açmak için tıklayın)
E. Diyalizi durdur ve ekstrakorporeal dolaşımdaki kanı hastaya geri verme
Diyaliz Disekilibriyum Sendromu
Vaka 2
75 yaşında bilinen HT, DM, KBH ve iskemik stroke öyküsü olan erkek hastada bulantı, iştah kaybı ve hiperkalemi nedeniyle hemodiyalize başlanıyor. Hastanın diyaliz öncesi kan tablosunda kreatinin 10,1 mg/dl, serum üre nitrojen 170 mg/dl, Na 128 mEq/L, K 7,2 mEq/L, HCO3 12 mEq/L ve glukoz 101 mg/dl. Hastaya 2 saat, kan akımı 400 ml/dk, diyalizat akımı 800 ml/dk, standart sodyum diyalizat kullanılarak, 2 Lt ultrafiltrasyon hedefi yönergesi ile diyaliz yapılıyor. Düşük etkili diyalizör kullanılıyor. Diyaliz sırasında bir problem yaşamayan hasta tedavi sonunda yeni başlayan bir baş ağrısı tarifliyor. Kan basıncı 145/96 mmHg olan hastanın diyaliz boyunca tansiyon değerinin stabil olduğu öğreniliyor. Hemen ardından nöbet geçiren hastada diyaliz durduruluyor.