24 Kasım 2019… TATKON 2019 bitmiş, Antalya’dan İstanbul’a dönüş yolunda uçaktayız. Kucağımda alacalı gri TATKON 2019 hatıra çantası, içinde kongrede tuttuğum notlar ve eşantiyonlar… Üzerinde “Yalnız Değilsiniz” yazıyor. Gerçekten de kongrede geçen birkaç gün yalnız olmadığımızı hissettirmiş, keyfim yerinde. Elimi atıp çantamdan ufak bir kart çekiyorum. Üzerinde 2020’de düzenlenecek kongreyle ilgili bilgiler yer alıyor. Adres Antalya’da marka bir otel. “Seneye şunun şurasında ne kaldı?” diye düşünüyorum.
“Hayat, biz gelecek için planlar yaparken başımızdan geçenlerdir.”Allen Saunders
TATKON... ONLINE...
Aralık sonunda Çin’de tanı alan ilk vakaların ardından hızla dünyaya yayılan ve halk sağlığı ders notlarımızın bir köşesine iliştirdiğimiz “Epidemi-pandemi” kavramlarını oralardan çıkararak hayatımızın orta yerine getiren COVID-19’dan burada fazlaca bahsetmeme gerek yok sanırım.
Sağlıktan ulaşıma, eğitimden bilime, mimariden sanata aklınıza gelen her alanda değişime ve dönüşüme yol açan Pandemi, elbette tıp eğitimini de vurdu. Toplantılar çevrimiçi yapılmaya başladı, eğitimler ve kongreler iptal oldu veya süresiz ertelendi.
Bu koşullar altında TATKON 2020’nin de online şartlarda yapılacağı haberini almak, her ne kadar üzücü olsa da, sürpriz olmadı.
Online… Peki nasıl olacaktı?
Teknolojiye küçüklüğümden beri yoğun bir ilgim var. Günlük teknoloji tüketimim saymak istemeyeceğim kadar çok saatleri buluyor. Buna rağmen, online görüntülü iletişim hala hayatımda pek de yer bulmuyor. Pandemi ile birlikte katıldığım online toplantıların sayısı artsa da, son bir yıldaki görüşme sayımın yarısını geçtiğini söyleyemeyeceğim mesela. Yemeğin lezzetinin açlıkla artması gibi, bir şeyin uğruna ne kadar emek harcadıysam, ondan o kadar yararlanacağıma inanırım.
Bir kongre, kongre salonlarına girmeden, hatta daha kongrenin düzenlendiği şehre gelmeden çok önce, o kongreye katılmaya karar verdiğinizde başlar. Yol arkadaşlarınızla her konuşmanızda, konuşmacı listelerine her bakmanızda, havalimanına giderken, uçakta, otelde vs. sürekli bir şeyler deneyimler; farkında bile olmadan zihninizi kongrede edineceklerinize hazırlarsınız. Sonra kongre başlar; şıkır şıkır katılımcılar salonları doldurur. Sunumunuzu katılımcıların gözlerine bakarak yapar, sunumları konuşmacıların gözlerine bakarak dinlersiniz. Kahve aralarında elinize içeceğinizi alır, koyu sohbetlere dalarsınız.
Haliyle online bir kongre ile ilgili ilk düşüncelerim karmaşıktı. Sanırım bir çok kişi de benim gibi düşünmüştür.
Kapılar Açılıyor
TATKON 2020’nin sloganı “Değişen Dünya - Changing World” olarak belirlenmişti. Hemen akla pandemi gelse de, seçilen konu ve konuşmacılara bakıldığında pandeminin ötesine geçilerek, Acil Tıbbın ve dünyanın geleceği üzerine fikirlere odaklanıldığı anlaşılıyordu.
20 Kasım sabahı “Bakalım neler göreceğiz?” düşüncesiyle masaüstü bilgisayarımın başına oturdum. “Fiber” olduğu iddia edilen ama bence buna kendisi de inanmayan internet bağlantım, şarjını tamamen doldurduğum, gereğinde mobil veriye dönmeye hazır telefonum, yanıma aldığım kahvem ve atıştırmalıklarımla online kongre deneyimine hazırdım.
Kongrenin online olmasının en önemli avantajlarından birinin sunumlardan spot bilgileri kaydetmenin kolaylaşması olduğunu anlamam uzun sürmedi. Kongrelerde önemli gördüğüm bir slaytın fotoğrafını çekebilmek çoğunlukla mümkün olmuyor (Ne zaman heyecanla elim telefonuma gitse, çekeceğim slayt değişir. Murphy kanunu gibi bir şey). Bilgisayar başında ise bu çok daha kolay.
Kongre boyunca çeşitli kişisel notlar tuttum, "kamuya mal olması" gerektiğine inandığım bilgilerle de bolca Twitter paylaşımı ...