Araf Suresi - 184. Onlar hiç düşünmediler mi ki, arkadaşları (Muhammed’)de hiçbir delilik yoktur. O, ancak (dünya ve âhiret azabı hakkında) açık bir uyarıcıdır.
Araf Suresi - 185. Onlar, göklerde ve yerdeki (Allah’ın) hükümranlığ(ın)a, Allah’ın yarattığı herhangi bir şeye, hiç olmazsa ecellerinin gerçekten yaklaşmış olabileceğine hiç (ibretle) bakıp düşünmezler mi? Onlar bundan (Kur’an’dan) sonra hangi söze inanacaklar?
Araf Suresi - 186. Allah, kimi (kötü amellerinin sonucu olarak) sapıklıkta bırakırsa,[46] artık onu doğru yola getirecek yoktur. Ve onları, azgınlıkları içinde şaşkın bir halde bırakır.
Araf Suresi - 187. (Ey Resûlüm!) Sana: “Onun gelip çatması ne zaman?” diye, (kıyamet) saat(in)den soruyorlar. De ki: “Onun ilmi ancak Rabbimin yanındadır. Onun vaktini O’ndan başkası açıklayamaz. O (kıyamet vakti), göklere de yere de ağır gelmiştir. O size ancak ansızın gelecektir.” Sanki sen kesin biliyormuşsun gibi, onu sana soruyorlar. De ki: “Onun ilmi ancak Allah’ın yanındadır; fakat insanların çoğu (böyle olduğunu) bilmezler.”
Araf Suresi - 188. De ki: “Ben, Allah’ın dilemesi dışında kendime ne bir fayda ne de bir zarar verme (gücüne) sahibim. Eğer ben gaybı bilseydim elbet daha çok hayır yapmak isterdim ve bana kötülük de dokunmazdı. Ben, ancak inanan bir kavme, bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.”
Araf Suresi - 189. Sizi bir tek nefisten (Âdem’den) yaratan, (gönlü) onunla huzur bulsun diye eşini de o(nun özünden/cinsi)nden var eden O’dur.[47] (Âdem) eşi (Havva) ile birleşince o hafif bir yük yüklendi (hamile kaldı), bir müddet bununla geçti. (Gebeliği) ağırlaşınca ikisi de, Rableri olan Allah’a: “Eğer bize düzgün/kusursuz bir çocuk verirsen andolsun ki mutlaka şükredenlerden olacağız.” diye dua ettiler.
Araf Suresi - 190. Fakat (Allah) onlara bir düzgün (çocuk) verince, (sonraki insanlar, Allah’ın) kendilerine verdiği (çocuk hakkı)nda O’na ortaklar koşmaya başladılar. Allah ise onların ortak koştuğu şeylerden yücedir.
(Müşrikler çocuklara “Abdullah” ismi yerine “Abdüluzzâ” (Uzzâ’nın kulu) gibi isimler vererek onları putlara nispet ettiler. Hıristiyanlar Hz. İsa’ya, yahudiler de Hz. Üzeyr’e “Allah’ın oğlu” dediler, onlara bağlanıp taptılar. Böylece şirke düştüler. Bazı müslümanların da çocuklarının olması hususunda: “Falanca türbeye gittim de çocuğum oldu.” gibi sözleri veya Allah’ın izni ile demeyerek, Allah’a sığınmaya lüzum görmeyerek: “Bu işi ancak ben yaparım veya falanca yapar.” demeleri de gizli şirk cümlesinden sayılmıştır.)
Araf Suresi - 191. Hiçbir şey yaratamayan ve kendileri yaratılmış olanları (Allah’a) ortak mı tutuyorlar?
(Allah’ın yarattıklarını yüceltip ilâhlaştırıyorlar, Allah’a yapılacak tâzimi ona yapıyorlar.) [bk. 2/165]
Araf Suresi - 192. (O tapılanlar,) ne o (tapa)nlara bir yardım edebilirler, ne de kendilerine yardımları olur!
Araf Suresi - 193. (Ey mü’minler!) Eğer onları (müşrikleri) doğru yola (İslâm’a) çağırırsanız, size uymazlar. Onları ha çağırmışsınız, ha (çağırmayıp) susmuşsunuz, size karşı (durumları) birdir.
Araf Suresi - 194. (Ey müşrikler!) Allah’tan başka taptıklarınız, sizin gibi kullardır.[48] Eğer, (onların ilâh olduğu hakkında) doğru söylediğiniz iddiasında iseniz, haydi onları çağırın da siz(in istekleriniz)e karşılık versinler!
Araf Suresi - 195. Onların yürüyecekleri ayakları mı, yoksa tutacakları elleri veya görecekleri gözleri yahut işitecekleri kulakları mı var? (Resûlüm!) De ki: “(Eğer varsa) çağırın (tapınmada) ortak (koştuk)larınızı, sonra bana (istediğiniz) hileyi düşünün, bana göz bile açtırmayın!”
Araf Suresi - 196. Şüphesiz ki Kitab’ı (Kur’an’ı) indiren benim velîm (dostum ve sığındığım) Allah’tır ve O, (bütün) iyi kimselerin velîsidir (onları görüp gözetir).
Araf Suresi - 197. O’ndan başka taptıklarınız (ve sığındıklarınız), ne size yardım edebilir ne de kendilerine yardımları olur.
Araf Suresi - 198. Onları doğru yola çağırsan duymazlar. Onların sana baktıklarını görürsün; ama aslında onlar görmezler.[49]
Araf Suresi - 199. (Resûlüm!) Affetme yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir (kendini bilmezlerin söz ve hareketlerine karşılık verme).