Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump ile gerçekleştirdiği zirve sonrası Rusya’dan alınan hava savunma sistemi S-400 krizinin hâlâ aşılamamış olması öne çıktı.
Beyaz Saray'dan zirve sonrası gelen “Diğer cephelerde ilerleme sağlamak için, Türkiye'nin Rus S-400 hava savunma sistemini satın almasını içeren sorunları çözmemiz çok hayati" açıklaması da bunun güçlü kanıtı olarak duruyor.
Rusya uzmanı Dr. Kerim Has, AhvalPod’da Moskova’dan programında Trump-Erdoğan zirvesinin olası sonuçlarını ve Rusya’ya bakan yönünü konuştuk.
Has, “Askeri ihtiyaçlar dolayısıyla değil, tamamen siyasi nedenlerle alınan S-400’lerin rafa kaldırılması zannımca oldukça zor” diyor.
Ancak Kerim Has, ABD’den gelen baskı ile S-400 krizinin önümüzdeki dönemde tırmanacağını söylüyor ve ekliyor:
“Belki S-400’le kalmayacak, su-35 alımı da gündeme gelir. 2020 mart ayından itibaren Erdoğan böyle bir adım atabilir. Bu iş biraz Batı cenahından bakıldığında çığrından çıkabilir.”
Has’a göre bu ziyaret, Erdoğan’ın şahsi bir ziyareti…
“Mevcut şartlarda bir Türkiye Cumhurbaşkanının ziyaret yapmasını gerektirecek bir durum yoktu” diyen Has, “Yaptırımlar, mal varlığı araştırılması talebi ve Ermeni Soykırımı tasarısının ABD Temsilciler Meclisi’nden geçmesi, Trump’ın ‘Aptal olma’ ve Halkbank dosyası olsun bu ziyareti Erdoğan bizzat yapmak istedi. Mal varlığı konusundaki tehdit önemliydi. Trump’ın yardımcısı (Mike Pence) havadayken Amerikan Kongresi yaptırım tasarısını kabul etmişti ve bu bir sopa olarak kullanıldı ve bunun neticesinde ateşkes imzalandı” ifadesini kullanıyor.
Has, sopa politikasının ABD tarafından işe yaradığının görüldüğüne dikkat çekiyor.
Rusya uzmanına göre Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bu ziyaretin en büyük artısı, bütün başlıklarda zaman kazanması. ABD tarafında ise Trump biraz rahatlamış gözüküyor. Beş senatörün toplantıya katılması ile Senato’nun gazı alınmış izlenimi var. Ancak krize neden olan başlıca sorunların çözüme kavuşmadığı gerçeği ortada…
S-400 meselesinde ABD tarafından CAATSA yaptırımlarının hayata geçirilip geçirilmeyeceğinin birkaç 2020 mart ayından sonra belli olacağını belirten Has, “Askeri ihtiyaçlardan değil de siyasi nedenlerle alındığı için Ankara’nın önceden Kremlin’e ödediği bir çeşit rüşvet olarak değerlendiriyorum. Bunun için de 15 Temmuz ve yolsuzluklar gibi konular da dahil” görüşünü dile getiriyor.
“Türkiye’nin Rusya’nın bir uydusu olma yoluna doğru evriliyor süreç” diyen Has, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Türk-Rus ilişkileri de çok riskli bir düzlemde ilerliyor. Ruslar açısından da bakıldığında onların dış politikada yoğurt yiyişi risk alarak bu işe girmeleri yolunda. Ruslar, bütün yumurtalarını Erdoğan sepetine koymuş durumdalar. Türkiye’de herhangi bir iktidar değişikliği onlar açısından da öngörülemez bir tablo ortaya koyacak. Barış Pınarı harekatı 1 oldu ama 2 olacak mı olmayacak mı göreceğiz. Hâlihazırda Suriye ordusu Türkiye sınırına konuşlanmış durumda. Ruslar, Türk ordusu barajın kapaklarını tekrar açacaklar mı bunu göreceğiz. Bu da biraz Rusların risk alması ile bir durum…”
Kerim Has ayrıca Rus medyasında Rusya’nın Suriye’de Hmeymim ve Tartus üsleri sonrası şimdi de Kamışlı'da 3. askeri üssü olabileceğinin konuşulduğunu dikkat çekiyor.
“Kamışlı hava üssüne S-400 konuşlandırırsa Rusya’nın Suriye, Türkiye ve Irak hava sahasında kazanabileceği avantaj vurgulanmış” diyen Has, “Umarım Ankara, Rusya’dan aldığı S-400’lerini yine Rusya’ya karşı kullanabileceğini düşünerek almamıştır. Rusya ileride Kamışlı’ya S-400 de konuşlandırır mı bilemem ama bu ihtimalin de konuşuluyor olduğunu hatırlamakta yarar var. Kamışlı, Kürtlerin yaşadığı bir yer. Rusya’nın da Kürtlere kültürel özerklik verme planını da göz önünde bulundurmak lazım. Bir sene sonra buranın Rusya’nın hava üssüne dönüşme ihtimali güçlü duruyor.
Kerim Has’a,...