TÜİK, Ekim ayına ilişkin tüketici ve üretici fiyat endekslerini açıkladı. Tüketici fiyatlar aylık %3,43, yıllık 61,36 olarak duyuruldu. Böylece yıllık enflasyon üç ayın ardından ilk kez yavaşlamış oldu. Yavaşlamanın başlıca nedeni baz etkisi. Geçen yıl ekim ayında aylık enflasyon %3,54’tü.
Üretici fiyat endeksi ise aylık %1,94, yıllık 39,39 oldu. Bir süredir devam eden bu tablo, üretici fiyatların daha yavaş ve düşük oranlı arttığını gösteriyor. İki endeks arasındaki makas ise üreticilerin maliyet üstü zamlar yaptığını düşündürüyor.
Enflasyon konusunda asıl TCMB’nin raporu önemli. TCMB 2023 enflasyon tahminini OVP seviyesine çıkardı. Başkan Hafize Gaye Erkan, 2023 yıl sonu enflasyon tahminlerini yüzde 58'den yüzde 65'e, 2024 enflasyon tahminlerini ise yüzde 33'ten yüzde 36'ya çıkardıklarını söyledi.
Başkanın açıklamalarına göre dezenflasyon süreci 2024 yılının ikinci yarısında başlayacak ve istikrarlı bir gerileme izleyeceğiz. O zamana kadar yükselmeye devam edecek ve 2024 Mayıs – Haziran döneminde %75 üstü bir enflasyon görülecek.
Erkan’ın açıklamasına göre enflasyonda haziran sonrasında gerçekleşen 23 puandan fazla artışa akaryakıt fiyatları 4,8 puan, sepet kurdaki artış 4,3 puan, vergi artışları ise 2.5 puanlık katkı yaptı.
ENAG, ekim enflasyonunu aylık %5,09, yıllık ise %126,18 olarak açıklamıştı. Giderek yaygınlaşan kanaat, ENAG’ın rakamlarının hissedileni daha doğru yansıttığı yönünde.
Bakan Şimşek, şeffaflık sözü verdiği halde kendisinden önceki dönem açıklanan ve çok tartışma koparan enflasyon rakamlarını denetime açmadı. Dolayısıyla son aylarda doğru açıklandığını kabul etsek bile, yanlış rakamların üzerine açıklanmış oluyor. Yıl başı yaklaşırken yine bu tartışmalı enflasyon rakamları artışlar için baz oluşturacak.
Emekçileri zor günler bekliyor
TCMB Başkanı, son enflasyon raporu sunumunda, “Ücretlerdeki her 10 puanlık artış enflasyonda 1 ila 1,2 puan artışa yol açıyor” dedi.
Fakat kar marjlarındaki fahiş artışların, şirketlerin maliyetlerinin çok üstünde zam yaparak sağladıkları astronomik karların etkisi hakkında ne bir çalışmadan söz etti ne de bir oran verdi.
Ortodoks iktisatçılar, ekonomistler bu tutucu yaklaşımdan, bu piyasacı yaklaşımdan ayrılmıyorlar. Onlar için şirketlerin fahiş karları sorun oluşturmuyor. Bakış açılarının merkezinde “şirketler için her şeyin daha iyi olması” var. Milyonlarca emekçinin yoksulluk pençesine düşmesini her zaman göze alınması zorunlu bir maliyet olarak vazediyorlar. Enflasyonun karakteri hakkında bir çalışma yok. Bu enflasyonun talep çekişli mi yoksa kar çekişli mi ya da başat rolü hangisinin oynadığına dair bir kanıt sunmadan klasik sermaye yanlısı, sermayeyi gözeten politikaları tercih ediyorlar.
Bu yaklaşımı ekonomi yönetiminin iki önemli isminde de (Şimşek ve Erkan) izliyoruz. Prof. Dr. Erinç Yeldan, Erkan’ın açıklaması üzerine; “Enflasyonun altında ücret maliyetleri var savı yanlış, tutarsız ve komuoyunu yanıltıcıdır. TÜİK verileri, 2015 sonrasında şirketlerin tekelci konumlarına dayanarak kar marjlarını hızla yükselttiğini ve üretici fiyat enflasyonunu körüklediğini belgeliyor” dedi.
Ücretlerin milli gelir içindeki payı azalırken, TÜİK’in hatalı enflasyon rakamlarına göre yapılan zamlarla ücretlilerin alım gücü kaybı ortadayken, enflasyonu ücret artışlarının azdırdığını söylemek doğru Ortodoks ezberden başka bir şey değil. Prof. Yeldan’ın dediği gibi yanlış, tutarsız ve yanıltıcı. Fakat anlaşılıyor ki mevcut ekonomi yönetimi ücretlilere yüklenmeyi sürdürecek. Bu acımasızlığı en son “emeklilere 5 bin lira ikramiye” verilmesinde kapsam sınırı getirilmesinde de görmüştük.
Learn more about your ad choices. Visit megaphone.fm/adchoices