Bazen gülümsüyoruz… çünkü ağlamaktan korkuyoruz.
Bazen dik duruyoruz… çünkü yıkılırsak bir daha kalkamayacağımızdan endişeliyiz.
Bu bölümde, dışarıdan güçlü görünen ama iç dünyasında sessizce tükenen insanların hikâyesine odaklanıyoruz.
Toplumun üzerimize yüklediği “her zaman güçlü ol” beklentisinin arkasında neler gizli?
Bu bölümde; tükenmişlik, duygusal maskeler, kırılganlık, şema inançları, öz-şefkat eksikliği, yardım istemekte zorlanma gibi birçok psikolojik temayı örneklerle ve gerçek yaşam kesitleriyle ele alıyoruz.
Duygularımızı bastırmak, onları yok etmez.
Sadece bir süreliğine sessize alır.
Ama sonunda, en beklenmedik anlarda, en güçlü sanılan insanlarda bile bir çöküşe neden olabilir.
Eğer sen de zaman zaman herkes için “iyi” ve “güçlü” olmaya çalışırken kendi iç sesini susturduğunu hissediyorsan, bu bölüm senin için bir durak olabilir.
Bir nefes, bir farkındalık, bir “ben nasılım?” sorusu…
Unutma:
Gerçek güç, her şeyi sırtlamak değil…
Yorulduğunu söyleyebilmekte saklıdır.
Dinlemeye başlamadan önce kendine sessiz bir alan yarat. Bu belki de uzun süredir ihtiyacın olan içsel karşılaşma olabilir…