Acil servis pratiğimizde ağrı
yönetimi sık uyguladığımız ve iyi bildiğimiz bir konu. Erişkin hastada, pediatrik
grupta ve geriatrik grupta birçok durumda ağrı yönetimi kullanmaktayız. Peki
hastanın geriatrik grupta olması bizim ağrı yönetimi yaklaşımımızda bir
değişikliğe sebep oluyor mu?
Son yıllarda gittikçe önem
kazanan geriatrik yaklaşımlar acil servis uygulamalarımıza da yansımış durumda.
Geriatrik hasta yönetiminin erişkin hasta yönetiminden farklı olduğunu
hatırımızda tutarak bu hastalara müdahale etmemiz gerekmekte.
Yazar Notu: Bu yazıda geriatrik hastada ağrı yönetiminin önemli noktalarına ışık tutmaya çalışacağım. Geriatrik hastaların genel yönetiminin inceliklerini; değerli acilci.net yazarı Büşra Sapmaz’ın ‘Acil Serviste Geriatrik Hasta Yönetimi’ isimli acilci.net yazısında bulabilirsiniz.
Geriatrik Hasta…
Geriatrik hastaların acil servise
başvuru sebeplerinin başında ‘ağrı’ gelmektedir. Tüm geriatrik acil
başvuruların %40-50’sinde orta veya yüksek şidette ağrı şikayeti bulunmakta.
Yaşlı bireylerde fizyolojik süreçlerin erişkin hastalardan farklı olduğunu da
düşünecek olursak, hasta yönetiminde dikkat etmemiz gereken noktalar var.
Öncelikle geriatrik hastalarda
tam fizik muayene yapılmalı ve detaylı öykü/anamnez alınmalıdır. Hastanın
kullandığı ilaçların ve komorbiditelerinin bilinmesi, hasta yönetimde çok önem
arz ediyor. Bu hastalarda tedavinin amaçlarını belirlerken, karar sürecini
hasta ve hasta yakınları ile birlikte gerçekleştirmek önemli. Amacımızın sadece
hastanın ağrısını kesmek veya azaltmak olmadığını, bunu hasta için en güvenli
şekilde yapmak olduğunu net bir şekilde ortaya koymalıyız. Yani burada bir kar-zarar
hesabı yapıldığını hastanın ve hasta yakınlarının anlaması gereklidir.
Geriatrik hastalarda kas kütlesi
ve total vucüt suyu azalmıştır. Buna bağlı olarak hidrofilik ilaçların serum
konsantrasyonları artmıştır. Geriatrik hastalarda yağ dokusu ise göreceli
olarak artmıştır. Lipofilik ilaçların artmış dağılım hacmi, bu ilaçların
etkilerini ve etki sürelerini etkilemektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere,
yaşlı hastalarda analjezikler; erişkinlerde önerilen dozlarda kullanıldığında
beklenenden daha fazla etkiye ve yan etkiye sebep olabilmektedir. Bunlara ek
olarak; yaşlı hastalarda daha sık görmeyi beklediğimiz organ disfonksiyonları
da sürece katkıda bulunmaktadır. Özellikle renal ve hepatik yetmezlik gelişmiş hastalarda,
ilaçların metabolizma ve eliminasyon süreçlerinin bozulmuş olabileceğini de
akılda tutmak önemlidir.
Etkin ağrı yönetimi için, ağrının şiddetinin kaydedilmesi gerekmektedir. Ancak maalesef ağrı için bir biyobelirteç bulunmamakta. Bu sebeple önerilen; ağrı şiddetinin, VAS veya ağrı termometresi ile belirlenmesidir. Burada önemli olan 2 nokta bulunmakta: 1- işaretlemeyi hastanın kendisi yapmalıdır, 2- ilk ölçüm sonrasında ağrı şiddetindeki değişimler not edilmelidir. 0-10’luk VAS veya Ağrı Termometresine göre ağrı şiddeti; hafif (0-3 puan), orta (4-7 puan) ve şiddetli (8-10 puan) ağrı olarak sınıflanmaktadır.
Hafif şiddetteki ağrılar,
sıklıkla reçetesiz ağrı kesiciler ve basit yöntemler (istirahat vs) ile tedavi
edilmektedir. Orta şiddetteki ağrılarda reçeteli ağrı kesiciler (oral opioid
gibi), şiddetli ağrılarda ise IV opioidler, sinir blokajları, TENS ve palyatif
bakım teknikleri gibi tedavi modaliteleri kullanılmaktadır.