Bu yazı Dr. Levitan'ın 20 Nisan 2020'de New York Times için kaleme aldığı makalenin çevirisidir. Yazının orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.
Bu makale, New York Bellevue hastanesinde 10 günlük çalışmam süresince gördüğüm covid 19 pnömonisi vakaları hakkındaki izlenimlerimi içerir.
Acil tıp
alanında 30 yıldır çalışmaktayım. 1994’te entübasyon prosedürü için bir
görüntüleme sistemi icat ettim. Bu, beni prosedüre yönelik araştırma yapmaya ve
daha sonra yirmi yıldır dünya genelinde, doktorlara hava yolu eğitimleri vermeye
sevk etti. Mart ayı sonunda, Covid 19 hastalarının New York hastanelerinin
kapasitesini aşmaya başlamasıyla ben de 10 günlüğüne Bellevue Hastanesi’ne
yardım etmek için gönüllü oldum. Sürecin sonunda, virüsün neden olduğu ölümcül
pnömoniyi yeterince erken teşhis edemediğimizi, hastaları hayatta ve
ventilatörlerden uzakta tutmak için daha fazla şey yapabileceğimizi fark ettim.
Yaşadığım
yer olan New Hempshire’dan New York’a doğru giderken, Bronx’ta acil doktoru
olan Nick Caputo isimli arkadaşımı aradım ki o, çoktan olayın en yoğun
kısmındaydı. Neyle karşı karşıya olduğumu, nasıl korunmam gerektiğini ve bu
hastalık özelinde havayolu yönetimi hakkındaki görüşlerini öğrenmek istedim.
‘’Rich’’ dedi ‘’ bu, daha önce gördüğüm hiçbir şeye benzemiyor.’’
Haklıydı.
Coronavirüs pnömonisinin acil servisler üzerindeki etkisi hayret vericiydi.
Normal bir acil serviste kalp krizi, felç ve travmatik kazalar gibi önemli
vakalarla beraber nispeten hayati önemi olmayan ufak yaralanmalar, besin
zehirlenmeleri, ortopedik yaralanmalar ve migren vakaları beraber görülür.
Bellevue’da geçirdiğim saatlerde, acil servis hastalarının neredeyse hepsinde
Covid 19 pnömonisi vardı. İlk vardiyamın ilk saatinde iki hastayı entübe ettim.
Solunumsal şikâyeti olmayanlarda bile Covid 19 pnömonisi vardı. Omzuna bıçak
saplanan bir hastaya pnömotoraksı ekarte etmek için çektiğimiz röntgende,
yüksekten düşen hastalara çekilen rutin tomografilerde tesadüfen Covid 19
pnömonisi tespit ettik. Bilinmeyen sebeplerle ölmüş birçok yaşlı hastada ve
birçok şeker hastasında da Covid 19 bulundu.
İşte bizi en
çok şaşırtan nokta: akciğer görüntülemeleri yaygın pnömoni dağılımı
göstermesine ve oksijen saturasyon değerleri normalin altında olmasına rağmen
birçok hastanın hiçbir solunumsal şikâyeti yoktu. Bu nasıl olabilirdi?
Covid 19
pnömonisinin başlangıçta sinsice ilerleyen fakat semptom göstermeyen bir
hipoksiye sebep olduğunu yeni yeni fark etmeye başlıyorduk. Sinsiliği ve
anlaşılmasının zor oluşu yüzünden buna ‘’sessiz hipoksi’’ adını verdik.
Pnömoni,
akciğer hava keseciklerine sıvı ya da iltihap dolması durumudur. Normalde
hastalar, nefes alırken göğüslerinde rahatsızlık, ağrı, nefes darlığı ve bunun
gibi birtakım şikayetlerle başvururlar. Fakat Covid 19 pnömonisi başlangıç
safhasında birçok hastanın oksijen seviyesini düşürmesine rağmen nefes
darlığına sebep olmuyor. Tüm bunlar olurken, pnömoni giderek yaygınlaşıyor ve
oksijen saturasyonu ‘sessizce’ düşüyor. Bir insanın normal oksijen saturasyonu
deniz seviyesinde %94 ila %100 arasındadır. Oksijen saturasyonları yüzde 50 ye
kadar düşmüş olan covid pnömoni hastaları gördüm.
Şaşırtıcı
bir şekilde, gördüğüm çoğu hasta, bir haftadır ateş, öksürük, karın ağrısı ve
halsizlik gibi şikayetlerinin olduğunu ama nefes darlığı başladığında hastaneye
geldiklerini söyledi. Pnömoni günlerdir devam etmesine rağmen hastaneye