İyi gitmiyor şu sıralar, neyin iyi gitmediğini bilmiyorum ama bir şeyler iyi gitmiyor…
Ahmet Kaya yaşıyor söylentileri vardı bir zamanlar, “harbi yaşıyor mu lan” yoksa
diyorum bu aralar, dinledikçe fark ediyorum da daha bir içli söylemeye başladı
şarkıları… Dünya ne boktan bir yer, öldürülen insanların sayısıyla bunun için mutlu
olan insanların sayısı aynı anda artıyor. Yaşar Kemal bir romanında “öldürmek
Allah’a bile mahsus olmamalı, kim yarattığı en güzel en zarif şeyi kendi elleriyle
tekrar yok eder, bu Allah’ın yaptığı da iş değil doğrusu” diye bir cümle kullanıyor.
Ölümlere bakıyorum şimdi de, Allah’ın yaptığı bir şey yok aslında ustam, hadi olsa da
insanın yaptığının yanında deve de kulak, asıl bu insanoğlunun yaptığı iş değil
doğrusu… Yapılan araştırmalar kimyasal olarak aşkın ömrünün 18 ay olduğunu ortaya
koymuş. Ulan diyorum daha ne olduğunu koyamadınız ortaya ömrünü nasıl
hesapladınız. Aşkla ilgili bir şey hesaplayacaksanız; Neşet Ertaş’ın söylediği kadardır
aşk, Âşık Veysel’in tellere vurduğu kadardır. Abdürrahim ustanın lambasında titreyen
alevin üşümesidir aşk. Mevlana’nın döndüğü kadar, Yunus’un yandığı kadardır aşk…
Bana kalırsa da; özlüyorsan âşıksındır be arkadaş. Çok şey vardır özlemin içinde,
özlüyorsan çok şeysindir; özlemiyorsan çok da şey değilsindir… Bugün beş yaşında
bir kız çocuğu, “her şey için çok teşekkür ederim” dedi bana, bu kadar içten bir
teşekkür almayalı olmuştu bir hayli zaman, çok mutlu oldum. Umudun bitmeye
başladığı yerlerde çocuklara kulak verin, bir de tiyatroya gidin, tiyatro iyidir…