Yeni bir evin odasına taşınmış, sağda solda eskiye dair kalmamış bir şey. Bir defter buldum içinde bizden yazılar vardı, o sayfaları yırtıp çıkarmış içinden ama defteri kullanıyor hâlâ, hatıradan, maziden falan değil, fakirliğin öğrettiği bir çocukluk alışkanlığı olsa gerek. Yeni alışkanlıklar edinmiş, yeni şeyler öğrenmeye başlamış, bana biraz uzak tanrıya daha yakın şeyler. Ortalık yine dağınık masası yine düzensiz, bir broşürün içinde yeni fotoğrafları var, tam okuyamadım ne olduğunu, sanırım bir kursa başlamış oradan kareler. Bıraktı beni bu odanın içinde konuşmaya gitti bir adamla, o kısacık anda karıştırdım elime ne aldıysam, kalmamış bizden bir iz, bir küçük anı. Çıktım dışarı yıkık bir adamın adımlarıyla, ayakkabımın topuğunu çekerken işaret parmağımla, yanımdan geçip gitmek istedi öylece, elimi koydum önüne, doğruldum ve sarılmanın bile mümkün olmadığını gördüm artık gözlerinde, bu kadar bitmiş olması omuzlarımı da biraz düşürdü beton bir balkonun üzerine, işte o an içeriden yabancı gelen bu tek odası sobalı evin, kendi evim olduğunu fark ettim, yani bana öyle geldi. Elini sıktım, yanındaki adama dönüp onunda elini sıktım ve hakkını helal etmesini istedim. Sanırım zamansız bir limon olmuştum yeni başlayan bir ilişkinin ortasına ve yol açtığım etkiler konuşuldu diye düşünüyorum biraz önce bu balkonda, ben içeride yarısı yırtılmış defteri karıştırırken. Elimi sıkıp geçti içeri, başını hiç kaldırmadı, yüzü yüzüme bile değmedi son kez, sanki hiç öpüşmemişiz gibi denizin ortasında, sessizce kayboldu gözden. Sonra elini sıktığım o adam, hakkımı helal ederim etmem diyerek önce bi kızdı bana, sonra birlikte uzaklaşırken yan yana, dönüp baktı, benimle olmayacağını anlamış seni görünce, özür diledi, ne yapayım ki şimdi, kızmıyorum ne ona nede sana dedi büyük bir olgunlukla. Dönüp bakarken hâlâ kendi evim olduğunu görüyordum arkamda, gri betondan duvarlarına hiç boya değmemiş daha. Mümkün olsa dönüp birleştirmek isterdim hayatlarımızı, pencereden baktığını görmüş olsam, kalırdım güneş vuran duvarın dibinde. Bitmiş olduğunu ilk defa bu kadar derinden hissettim bir şeyin, kalbim yer çekimine yenik düşüyormuş gibi ağırlaştı, dizlerime kadar sarktı sanki göğüs kafesimden çıkarak ve adımlarımın arkada bırakarak beni uzaklaştırdığı şey, sanki bütün bir hayattı… İnstagram: @diksiyonsayfasi