Akademide bir şeylerin yolunda gitmediği çok açık. Kimi “Parasıyla değil mi karşim?!” diyerek tezini başkasına yaptırıyor, kimi damadın ceketine para iliştirir gibi başlığını bile görmediği yayınlara adını eklettiriyor. Yayın başlıkları afili, cümleler fazlasıyla iddialı ama günün sonunda bir ücret bariyerinin arkasında sıfır atıfla oturan yüz binlerce ısmarlama yayın, taliplilerini bekliyor. Problem elbette biraz da koyulan hedeflerde… “Başarıyı” göstermesi için seçtiğiniz ölçütler, ilk anda ne kadar doğru olurlarsa olsunlar; kötü niyetliler tarafından manipüle edilerek çıkarları doğrultusunda kullanılabiliyorlar. Cathy O'Neil’ın Weapons of Math Destruction kitabında söylediği gibi, “Bir ölçütü hedef haline getirdiğinizde, iyi bir ölçüt olmaktan çıkar.”
Ortalık toz duman olunca; kaybediyor gözükenler, dürüstçe, elinden gelenin en iyisini ortaya koyarak bilim dünyasına bir parça katkı yapmaya çalışan bilim insanları oluyor.
Editörü olduğu, hatta kendi çıkardığı dergilerde “seri üretim” yayınlar yaparak başımıza “örnek bilim insanı” kesilenler canınızı sıkıyorsa, bu yazı içinize biraz su serpebilir. Sonuçta şahit olduğumuz örneklerin belli sınırları var. Öğretim hayatlarını tamamlamış, hakkıyla diplomalarını almış, hatta sıklıkla birkaç başarılı iş yaptıktan sonra “dümen suyuna kendilerini kaptırmış” oluyorlar. Peki ya “sistem”i tamamen kullanmanın bir yolunu bulsalardı? Hani derler ya, “Beterin beteri var”.
"Emir kesindi: Elena Çavuşesku'nun adı olmayan hiçbir makale yazılamaz veya yayınlanamaz, hiçbir konferans verilemez. Onu hiç görmedik, yaptığımız araştırmalar sırasında veya sonrasında hiçbir zaman kendisinden haber almadık. Varlığımızı kabul bile etmedi. Onun, bırakın anlamayı, telaffuz bile edemeyeceğini bildiğimiz kelimelerle yayınlar yapıyorduk."
Mütevazı Günler
Elena Çavuşesku, 1916'da bir köyde sabancılık yapan bir ailenin kızı olarak dünyaya gözlerini açar. İlkokul dördüncü sınıfta derslerindeki başarısızlığı nedeniyle okuldan atılır. 14 yaşında erkek kardeşi ile Bükreş’e taşınır, orada bir laboratuvarda iş bulur. Kısa süre sonra da bir tekstil fabrikasında çalışmaya başlar.
1939 yılında Romanya Komünist Partisi’ne üye olur ve burada o zaman 21 yaşında olan Nikolay Çavuşesku ile tanışır. “İlk görüşte aşk derler” ya, Çavuşesku Elena ile bir kez göz göze gelir, gözü başkasını görmez olur. İlişkileri Çavuşesku'nun sık sık cezaevine girmesiyle kesintiye uğrasa da, 23 Aralık 1947’de dünya evine girerler.
Çocuklar, Çavuşesku'nun konvoyunu alkışlıyorlar. (1967) (Kaynak: Romanya Komünizmi Çevrimiçi Fotoğraf Kütüphanesi)
Devlet İşleri
Elena, 1950’den başlayarak tam 7 yıl boyunca Bükreş Belediyesi Yetişkin Eğitim Enstitüsü'nde gece okuluna devam eder. Ancak bir sınavda kopya çekerken yakalanınca okuldan atılır ve böylece lisans diploması alamaz. Sınavı yapan öğretmen, “Sonraki on yıllar boyunca korku içinde yaşadığını” söyler gazetecilere…
Hasılı Kimya diploması yoktur. Ama 1960'da Kimya Enstitüsü'nde (ICECHIM) tam zamanlı bir araştırmacı olarak çalışmaya başlar, 1965'te ise kurumun direktörü oluverir.
Her nasılsa, 8 Aralık 1967'de tezini savunarak kimya alanında doktora derecesi alır. Romanya yasalarına göre, doktora adaylarının tezlerini halka açık olarak savunmaları gerekmektedir. Nedendir bilinmez (!) yasa oldubittiyle değiştirilir, sadece yazılı bir savunma sunması yeterli olur.
"Tez savunmasından" birkaç gün sonra, tezinin halka açık sunumu yapılacaktır. Sunum sabah 7:30'a planlanır.